ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin arabuluculuğuyla başlatılan İsrail ile Filistinliler arasındaki barış müzakerelerinde ilerleme kaydedilemedi.
Tarafların anlaşmaya varmaları uzak bir ihtimal. İsrail'in öne sürdüğü talepler Filistinliler açısından kırmızı çizginin aşılması anlamına geldiği için, uzlaşma arayışı yerinde sayıyor. İsrail, Filistin devleti kurulduğu takdirde, doğudan gelebilecek saldırılardan korunma gerekçesiyle Şeria vadisinde askeri birlik üslendirmek istiyor.
Bu öneri Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry'nin hazırladığı güvenlik paketinde de yer alıyor. Müzakere masasına oturmayı tarafları ikna eden ve görüşmelere bizzat katılan Kerry, tam bir çıkmaza giren ikili görüşmeleri yeniden başlatan isim olmuştu.
Şeria'da İsrail askeri varlığı tartışması
Filistinliler Şeria kıyılarında İsrail askeri birliklerinin üslendirilmesini kabul etmiyor ve İsrail askeri varlığının kurulması planlanan Filistin devletinin egemenliğine gölge düşüreceğini savunuyorlar. Arap Birliği Teşkilatı da İsrail'in talebinin kabul edilemez olduğunu duyurmuştu.
Şeria nehri Arap – İsrail anlaşmazlığında önemli rol oynuyor. 1948'deki savaşta Ürdün Batı Şeria'nın geniş bir bölümüyle Kudüs'ün doğusunu ele geçirip sınırını Şeria'nın batısına taşımıştı. 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı sırasında İsrail bu toprakları geri almış ve o tarihten sonra nehir iki ülke arasındaki sınır olmuştu. Filistin devletinin kurulması planlanan topraklar Şeria'nın batı kıyısında, yani İsrail sınırları içinde kalıyor.
1994 yılında İsrail ile Ürdün arasında barış anlaşması imzalanmış olmasına rağmen, İsrail teröristlerin Ürdün üzerinden ülkeye sızması ve militan Filistinlilerin kurulması planlanan devlette hâkimiyeti ele geçirmeleri endişesiyle bu topraklarda asker bulundurmak istiyor.
Görüşmeler dolaylı yapılıyor
Asker üslendirilmesi, İsrail ile Filistinliler arasındaki anlaşmazlık konularından sadece biri. Filistin baş müzakerecisi Saib Erekat geçenlerde, tarafların doğrudan müzakerelere başlama iradesini gösterememesi nedeniyle görüşmelerin ABD aracılığıyla dolaylı olarak yapılabildiğini söylemişti. Saib Erekat, İsrail'in yerleşim politikasını sürdürmesi, yetkilerini aşması, Filistinlilere isteklerini zorla kabul ettirmesi ve Filistinlileri öldürmesi yüzünden uzlaşmadan söz etmenin zaten mümkün olmadığını açıklamıştı. Baş müzakereci, oldu-bittilerle barış şansını heba etme tehlikesinin bulunduğunu ancak müzakerelerin başarıyla sonuçlanmaması için neden bulunmadığını da sözlerine eklemişti.
İsrail'den de görüşmelerde ilerleme kaydedilmesinin istendiği açıklamalar geliyor. Eski İsrail iç istihbarat başkanı Yaakov Peri, ‘Jerusalem Post' gazetesine verdiği demeçte, görüşmelerin ‘ihtiyatlı iyimserlik' havası içinde geçtiğini ve son günlerde Filistin bölgelerinde şiddet eylemlerinin artmış olmasına rağmen uzun sürecek yeni bir Filistin ayaklanması tehlikesinin söz konusu olmadığını söyledi.
Filistinli siyaset bilimcisi Bassem Zübeydi, halkının barış arayışının seyrinden memnun olmadığını söylüyor:
“İsrailliler Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki yerleşim birimi kurma çalışmalarını sürdürüyor. Böylece, üzerinde Filistin devleti kurabileceğimiz topraklara sahip olma şansımız azalıyor. Devlet kuracak toprağımız kalmıyor.”
İsrail'e yeterli baskı yapılmıyor
Filistinli bilim adamı da barış sürecine bel bağlamış ama görülebilir zaman içinde somut netice alınabileceğine ihtimal vermiyor:
“Amerika, Avrupa, hatta bütün devletler topluluğu İsrail'e yeterli barış baskısı yapmıyor. Barış sürecine önem veriyorlar ama süreç barış rotasına girecek güçten mahrum. Bu bakımdan, önümüzdeki iki üç yıl içinde gelişmelerin başka bir mecraya sürüklenip şiddetin patlak vermesi benim için sürpriz olmaz.”
İsrailli iktisatçı Şir Hever ise daha iyimser. Böyle sürüp gidemeyeceğini düşünün İsraillilerin arttığını, ancak havanın değiştiğini İsrail hükümetinin de kavraması gerektiğini söylüyor:
“Umarım Filistinliler mücadelelerini kuvvete başvurmadan sürdürür ve demokratik çözümü benimserler. İsrail'deki havanın değişmeye başlaması, Filistinlilerin hakkaniyet taleplerini dile getirip bu uğurda barışçı mücadeleyi sürdürebilme umutlarını arttırıyor. İsrail hükümetinin, Yahudi olsun olmasın bütün insanların eşit olduğunu idrak edeceği gün elbet gelecektir. O zaman da, Filistinlilere devlet kurma hakkı mı yoksa İsrail uyruğuna geçip seçme hakkına kavuşma imkânı mı tanıyacağına karar vermek zorunda kalacaktır.”