Demirtaş: İktidar paralel devletle uzlaşılırsa kaos çıkar

AKP ve Gülen cemaati arasında baş gösteren çatışma için "Paralel devlet ve bu derin yapıları da ortaya çıkarıp, tasfiye etmek için harekete geçmelidir. Eğer bir yandan yolsuzlukların üzerini kapatır, paralel devletle de uzlaşmaya çalışırsa buradan ka.

21.12.2013, Cts - 16:34

Demirtaş: İktidar paralel devletle uzlaşılırsa kaos çıkar
Haberi Paylaş
AKP ve Gülen cemaati arasında baş gösteren çatışma için "Paralel devlet ve bu derin yapıları da ortaya çıkarıp, tasfiye etmek için harekete geçmelidir. Eğer bir yandan yolsuzlukların üzerini kapatır, paralel devletle de uzlaşmaya çalışırsa buradan kaos çıkar" diyen Demirtaş, kendini denetime açıp, şeffaflaşmadan ve aynı anda paralel devlet ve derin yapılarla mücadele etmeden bu krizden çıkışın mümkün olmadığını söyledi.

Bazı siyasi temaslarda bulunmak üzere 18 Aralık'ta Çarşamba günü Federal Kürdistan Bölgesi'ine giden BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile milletvekili Mülkiye Birtane ve Nazmi Gür'den oluşan BDP heyti, buradaki temaslarının ardından dün de Kandil'e giderek KCK yetkilileri ile bir araya geldi. Yapılan görüşmelerden sonra BDP heyeti, dün akşam saatlerinde Kandil'den geri döndü. Demirtaş, KCK yetkilileri ile yaptığı görüşmelerden, Federal Kürdistan Bölgesi'nde bulunduğu temaslara, KCK ve KDP arasında Rojava konusunda yapılan Hewler mutabakatına ve Türkiye'de cereyan eden AKP-Gülen cemaati arasındaki çatışmaya kadar gündemdeki pek çok önemli konu hakkında değerlendirmelerde bulundu.

'Mutabakat memnuniyet verici'

YNK'den yakın bir zamanda gelen davet üzerine bir tür iadeyi ziyaret olarak geldiklerini belirten Demirtaş, YNK yetkilileriyle hem bölgesel hem de Rojava'daki gelişmeler, Kürdistan'ın her bir parçasındaki gelişmeler, yine ulusal kongre hazırlıkları, Kürdistan bölgesindeki hükümet kurma çalışmalarıyla ilgili görüş alışverişleri olduğunu paylaştı. Bu görüşmelerde "YNK'nin hem Rojava'da Kürdistan halkının yürüttüğü mücadelenin yanında olduğunu, hem de Sayın Öcalan'ın Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da başlattığı çözüm sürecinin arkasında olduklarını ve bu konuda desteklerinin olduğunu açıkça ifade etmelerinden" memnuniyet duyduklarını ifade eden Demirtaş, BDP ile YNK arasındaki ilişkilerin de kurumsal olarak eskisinden daha iyi durumda olduğunu ve gün geçtikçe de daha da geliştiğine vurgu yaptı.

Demirtaş, bu Süleymaniye ziyaretleri vesilesiyle Süleymaniye halkıyla, buradaki bazı partilerle ve sivil kuruluşlarıyla bulundukları temas ve görüşmelerin de oldukça faydalı geçtiğini kaydetti.

'KCK yönetimi süreçle ilgili başından beri çok hassas davranıyor'

Demirtaş, ardından KCK yetkilileri ile Kandil'de gerçekleştirdikleri görüşme hakkında bilgi verdi. Heyetlerinin zaman zaman İmralı'da PKK Lideri Öcalan ile yaptıkları görüşmelerle paralel olarak KCK yönetimiyle de görüştüğüne dikkat çeken Demirtaş, kendilerinin de Süleymaniye ziyareti vesilesiyle bir kez daha Kandil'e giderek, KCK yetkilileriyle bir görüşme gerçekleştirdiklerini belirtti. Bu ziyaretlerinde de, son İmralı ziyaretinde yapılan tartışmaların sonuçlarını, kendi yaklaşımlarını, KCK yönetimi olarak sürece ilişkin eleştirilerini, görüşlerini, kaygılarını dinleme fırsatları olduğunu ifade eden Demirtaş, "KCK yönetimi süreçle ilgili başından beri çok hassas davranıyor. Aynı zamanda kaygı ve eleştirileri var. Hükümetin somut adım atmaması, İmralı'da sürecin müzakereye evirilmemesi, hükümetin bu konuda bir türlü cesaretlendirici ve güven verici bir tutum içerisine girmemiş olması, KCK yönetimi tarafından hala ciddi bir şekilde eleştiriliyor. Ama tümüyle Sayın Öcalan'ın arkasında olduklarını ifade ediyorlar. Sayın Öcalan'ın yürüttüğü sürecin tereddütsüz bir şekilde yönetimleri tarafından desteklendiğini, bütün KCK yapıları olarak sürecin başarısı için uğraştıklarını belirtiyorlar. Bu Kandil ziyaretimiz vesilesiyle en azından KCK yönetiminin sürece yaklaşımını doğrudan anlamış, öğrenmiş olduk. BDP heyeti olarak önümüzdeki günlerde İmralı'ya gidecek olan heyetimiz de sözlü olarak bu görüşmenin sonuçlarını Sayın Öcalan'a aktaracaktır" dedi. Demirtaş, gelinen aşamada seçim arifesinde süreçle ilgili hükümetin yapması gereken veya yapabileceği en ciddi ve en doğru şeyin "Öcalan'ın müzakere koşullarına kavuşması" olduğunun altını çizdi.

'Müzakereler başlarsa, ilerleme kaydedilebilinir'

İmralı'da Öcalan üzerindeki ağır tecridin kaldırılması, dış dünyayla temasının sağlanması ve gerçekten de müzakere koşullarının, imkanlarının yaratılmasının sürecin önünü açıp, rahatlatacağını dile getiren Demirtaş, seçimlerden sonra da müzakereler başlarsa süreçte somut ciddi ilerlemeler olabileceğini de kaydetti. Demirtaş, "Şu anda süreç ciddi bir tıkanmayla karşı karşıyadır. Ama sürecin bittiğini, sonlandığını söylemek doğru olmaz. Sayın Öcalan'ın bu konudaki arayışı sürüyor. Hükümetin de belli bir çabası var. Ama bu çaba henüz kalıcı bir müzakereye dönüşmüş değil" diye konuştu. Demirtaş bu değerlendirmelerinin ardından Rojava konusunda Hewler'de gerçekleşen mutabakat arayışları ve birliktelik arayışlarına değindi.

'Her türlü parçalı ve ayrık duruş bütün Kürtlere zarar verir'

Hem PYD ve KDP arasında hem de Rojavalı Kürt partileri arasında diyalogun sağlanması için BDP olarak katkı sunmaya çalıştıklarını, PKK ve YNK'nin de yine bu yönlü katkıları olduğunu belirten Demirtaş, bu konu hakkında şunları kaydetti: "Şuanda Rojava Kürdistan'ın siyasi hareketleri, partileri tek bir mecliste buluşup, Cenevre'ye katılmayı tartışıyorlar. Henüz bu tartışma sonuçlanmış, netleşmiş değil. Ama bir masa etrafında tartışıyor olmaları önemlidir. Biz bunu çok değerli buluyoruz. Bu tartışmanın sürmesi ve mutlaka birlik sağlanana kadar bu görüşmelerin devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kürtlerin birlik halinde hareket etmesi ve Cenevre'ye tek bir temsiliyetle gitmesi ve kendi Kürt kimliğiyle Cenevre'de temsil edilmesi hem Suriye'deki sorunun çözümünü kolaylaştırır hem de Rojava Kürdistan'ının ve Kürt halkının haklarının Cenevre'de kabulünün önünü açar. Bunun dışındaki her türlü parçalı ve ayrık duruş bütün Kürtlere zarar verir. Zannediyorum ki PYD dışındaki diğer Kürt partileri de bunu anlamış durumdalar. Kimse PYD'yi ve oradaki meclisi yok sayarak hareket edemez. Hem Kürtler hem de dış güçler bunu çok iyi görüyorlar. Şimdi Hewler toplantılarının bu çerçevede ilerliyor olması çözüm konusundaki umutları arttırıyor."

Demirtaş, sonrasında bilgi verdiği yerel seçim hazırlıkları konusunda hemen hemen her yerde adaylarının netleşmiş durumda olduğunu ve önümüzdeki hafta içerisinden başlayarak adaylarını peyderpey açıklayacaklarını söyledi. Hazırlık ve planlamaların tamamlanması halinde tüm yerel yönetim adaylarını halkla paylaşacaklarını dile getiren Demirtaş, bir an önce seçim çalışmalarına start verip, örgütleme ve propaganda kampanyalarını hızla sürdüreceklerini kaydetti.

'Öyle üstü kapatılacak iddialar değil!'

Demirtaş, Türkiye'de cereyan eden AKP ve Gülen cemaati arasındaki çatışma hakkında da değerlendirmelerde bulundu.

Bugün ortaya çıkan durumun AKP açısından hazin bir durum olduğunu vurgulayarak ortaya çıkan iddiaların çok ciddi ve yenilir-yutulur iddialar olmadığını ifade eden Demirtaş, "Öyle üstü kapatılacak iddialar değil. Hırsızlık, yolsuzluk ve bunların hükümet kabine üyelerine kadar sirayet etmiş olması Türkiye'de herkeste büyük ve haklı bir tepkiye yol açmakta. Şimdi AKP'nin yapması gereken şey bütün bu yolsuzluk ve hırsızlıkla ilgili ismi geçen herkesin adil bir şekilde yargılanmasının önünü açmaktır. AKP bunun üstünü örtmeye çalışmamalıdır. Bu çok tehlikeli ve yanlış bir yaklaşım olur. Çünkü AKP bunun üzerini kapatmaya çalıştıkça, kriz daha da derinleşecektir ve hırsızlık, yolsuzluk yapanların yanına kar kalırsa bu toplumda büyük bir öfke ve kırılmaya yol açacaktır ve kesinlikle toplum da bunu kabul etmeyecektir" yorumunda bulundu. Kendilerinin ise, BDP olarak asla böyle bir yolsuzluğun üstünün örtülmesine müsamaha göstermeyeceklerini vurgulayan Demirtaş, hükümetin de eğer gerçekten bir temiz eller operasyonuna dönüştürmesini istiyorsa kendini denetime açması gerektiğine dikkat çekti.

'Paralel devletle de uzlaşmaya çalışırsa buradan kaos çıkar'

Demirtaş, bu konudaki değerlendirmelerini şu ifadelerle sürdürdü: "Bundan kurtuluş ve geri dönüş yoktur. Bu meselenin bir yönüdür. Diğer yönü ise, Başbakanın kendi ağzıyla ifade ettiği gibi ve Sayın Öcalan'ın birkaç kez İmralı'da altını çizerek belirttiği paralel devlet yapılanmasıdır. Devlet içinde devlet örgütlenmesidir. Türkiye'de bu da bir gerçektir, böyle bir yapı da vardır. Eğer Sayın Başbakan bu konuda ciddiyse, samimiyse bu yolsuzlukların üstünü örtmeden, hırsızlıkları kapatmaya çalışmadan paralel devletle de mücadele etmelidir. Paralel devlet ve bu derin yapıları da ortaya çıkarıp, tasfiye etmek için harekete geçmelidir. Eğer bir yandan yolsuzlukların üzerini kapatır, paralel devletle de uzlaşmaya çalışırsa buradan kaos çıkar. Şimdi tabii ki hükümetin ne yapacağını, nasıl davranacağını henüz bilmiyoruz. Emniyette bazı görevden almalar gerçekleşti. Bu görevden almalar paralel devletle mücadele etme midir, yoksa yolsuzlukların üstünü örtme, soruşturmanın önünü kesmeye dönük bir hamle midir, bunlar henüz net olarak ortaya çıkmış, anlaşılmış değil. İlk etapta hükümet panik halinde soruşturmayı durdurmaya çalıştı, soruşturmanın önünü kesmeye çalıştı. Bu kesinlikle kabul edilir bir tutum olamaz. Çünkü hırsızlığın, yolsuzluğun önünü kesmeye çalışmak, paralel devletle mücadelenin doğru yöntemi değildir. Doğru yöntem, kendini denetime açmak, şeffaflaştırmak, bununla birlikte paralel devlet ve derin yapılarla mücadele etmektir. AKP bu basireti gösterir mi bundan çok emin değiliz. Fakat AKP bunu yapmazsa süreci zora sokmuş olur, paralel devleti güçlendirmiş ve bu derin yapıların güç kazanmasına olanak sağlamış olur. İkisini aynı anda yapması lazım. Yani hem halka hesap vermesi, yolsuzluklarla ilgili kim varsa, bakan çocukları, başbakan çocukları, başbakan kim varsa bunun içinde kendini denetime açması lazım, aynı zamanda da paralel devletle mücadele etmesi ve paralel devletin tasfiyesi için uğraşması lazım. İkisini aynı anda yapması gerekir. Başka türlü bu krizden çıkış mümkün değildir."

Demirtaş'ın değerlendirmede bulunduğu başlıklardan biri de tutuklu milletvekilleri oldu. Konuya farklı bir açıdan yaklaşan Demirtaş, milletvekilleri ile ilgili kararlar, özel yetkili mahkemeler tarafından verilse de bu özel yetkili mahkemeleri kuranın, yasasını çıkaranın, hakimleri atayanın, yetkilerini verenin cemaat değil, AKP hükümeti olduğunu söyledi.

'Hükümet kendi kurduğu mahkemelerden şikayet ediyor'

Bunların cemaate sempati duyup, duymadığını bilemediklerini ama tüm bunları yapanın hükümetin kendisi olduğunun altını çizen Demiştaş, "Şimdi hükümet kendi kurduğu mahkemelerden şikayet ediyorsa, kendi kurduğu mahkemeler cemaate uygun çalışıyorsa, yasaya değil, cemaatin kanunlarına göre çalışıyorsa AKP'nin yapması gereken şey derhal bu mahkemeleri feshetmektir, kapatmaktır. AKP bunu yapmıyorsa bu tahliye meselesinden de cemaati değil, AKP'yi sorumlu tutmak lazım. Belki paralel yapılar yargıda etkili olabilir, belki paralel devlet o yargıda da bir hakimiyet kurmuş olabilir ama bu AKP'nin suçsuz ve günahsız olduğuna delalet etmez. AKP de en az cemaat kadar bu işin sorumlusu ve suçlusudur. Milletvekillerimizin ve binlerce siyasetçimizin bu şekilde haksız, hukuksuz bir yöntemle rehin alınmış olmasının sorumlusunu cemaat olarak gösterip, hükümeti mağdur pozisyona sokmak haksızlık olur. Mağdur olan bir kesim varsa o da Kürt halkıdır, ortada başka da mağdur yoktur. Bu işin sorumlusu da sadece cemaat değil, AKP-Cemaat ortaklığı ve işbirliğiyle gerçekleşmiş bir mağduriyettir. Şimdi milletvekillerinin tahliye edilmesini sağlamak mecliste yapılacak tek bir yasal düzenlemeyle mümkündür. Özel yetkili mahkemeler kaldırılmalı, feshedilmelidir. Böyle olursa milletvekillerimiz normal mahkemelerde yargılanacak ve normal mahkemelerde yargılama olursa milletvekillerimiz aynı gün serbest kalacaktır, bu kadar basit. Bunu yapmayan AKP'nin kendisidir maalesef" dedi.

'Cemaat-CHP birlikteliği şüpheleri artıyor'

Demirtaş, CHP milletvekili Mustafa Balbay'ın tahliye edilmesinde Cemaat ile CHP arasında bir ittifaktan kaynaklandığı yönündeki iddialar hakında ise, "Bilemeyiz, bunların hepsi spekülasyon tabii. Fakat bir yandan 28 Şubat sanığı generallerin tahliye edilmesi, diğer yandan Balbay'ın tahliye edilip, BDP'li vekillerin tahliye edilmemesi bu tür şüpheleri arttırıyor. Biz bütün bu spekülasyonları net bir bilgi olarak ifade edemeyiz fakat akla bu tür şeyler de getiriyor tabii ki" cevabını verdi.

'Önümüzdeki günlerde biz elimizdeki fotoları paylaşacağız'

Demirtaş, son olarak dün gece sosyal medyadan servis edilen Grup Başkan Vekili Pervin Buldan ile birlikte PKK Lideri Öcalan ile İmralı Adası'nda gerçekleştirdikleri bir görüşmede çekilen bazı fotoğraflara da değindi. Paylaşımın kendi dışlarında geliştiğini ifade Demirtaş, "Bizden kaynaklı değildir. Doğrusu yayınlanmış olan fotoğrafın kendisi şuan bizim elimizde de yok. Yayınlanan fotoğraf bizde olan fotoğraflardan değil. Kim tarafından neden bu şekilde servis edildi, anlamış değiliz. Fotoğraf kalitesi de teknik olarak düşük olarak yayınlandı. İnşallah önümüzdeki günlerde bizler daha net daha görünür fotoğraflarını halkımızla paylaşacağız" dedi.DİHA

Nerina Azad
Bu haber toplam: 1237 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:17:56:47
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x