Sykes Picot’çu Türkiye İslamcılığı

Bu antlaşma ile Kürdistan’ın evleri arasına sınırlar çizildi ve Kürdistan farklı mantalitelere sahip devletler/devletçikler arasında paylaştırıldı. Yüzyıllık geçmiş dikkate alındığında buna karşı sesini yükselten tek kesimin de Kürd halkı olduğu görülmektedir.

Yusuf Ziya Döger

21.02.2016, Paz | 22:31

Sykes Picot’çu Türkiye İslamcılığı
Makaleyi Paylaş

İnsanın düşünce dünyasını anlamımızı sağlayan önemli verilerden biri de ‘düşünce basamakları arasındaki tutarlılık’tır. Düşüncenin de anlamlı olmasını sağlayan önemli etkilerden biri ‘düşünce ile eylem’ arasındaki uyumdur. Bunlar bir insanın düşüncesini açığa çıkaran cetvel testi niteliğinde işlev gören verilerdir. Düşünceler bu çerçeve içerisinde ele alınınca asıl mantığın nereden kaynaklandığı konusunda önemli verilere ulaşma imkânı elde edilir.

Bugün özelde Türkiye İslamcılığı ile genelde ise ümmet mantığını öncelediğini ileri süren Ortadoğu Müslümanları düşünce bazında önemli çelişkiler yumağı içerisinde debelenmektedirler. Bu kesimler; ‘İslam dünyasında meydana gelen her olayın arkasında ‘böl, parçala ve yut’ mantalitesiyle hareket eden Batı emperyalizminin ve Siyonist mantığının olduğunu ileri sürmektedirler. Ancak eylem düzeyinde bakışları ele alındığında ne kadar tutarsız davrandıkları kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Ortadoğu’da bugün var olan devletlerin varlığını tescilleyen önemli belge SYKES PİCOTtur. Bu antlaşma çerçevesinde yüzyılın başında gerçekleştirilen paylaşım sonucu ortaya çıkarılan her devletin varlığı bu antlaşmaya dayanmakta ve tescillenmektedir. Yüzyılın başındaki paylaşımla oluşturulan bu devletlerin yönetim erkini eline geçiren her grup veya anlayış buna sıkı biçimde sarılmak zorunda kalmıştır. Çünkü kendilerine bahşedilene karşılık yükümlülükler oluşturulmuş ve bu yükümlülükleri yerine getirme şartına bağlı olarak yönetim erkini ellerinde bulundurmalarına imkân sağlanmıştır.

Ancak bu antlaşmanın oluşturulduğu Ortadoğu coğrafyası dikkate alındığı çizilen sınırların içinde kalan toplumların homojenik yapı arz etmedikleri kolaylıkla görülmektedir. Din ve etnik köken bakımından Homojenikolmayan bu toplumların farklılığını denetimde tutmak için dayatma, imha ve inkârın yanında ötekileştirmeye yönelik kamuoyu baskısı kullanılmıştır. Yönetim erkini ele geçiren yapı ve grupların oluşturdukları korku imparatorluklarının yanı sıra ‘Emperyalist Batı veya ‘Siyonist mantığın kendilerini zayıflattığı’ düşüncesi halk yığınlarına benimsetilmiştir.

Özellikle Siyonist mantığın nihai amacının arz-i mevdut olduğu’ vurgulanarak sınırları içerisinde yer alan ve farklılık arz edenleri bu tehlikeye karşı zihinsel inşadan geçirmişlerdir. Böylece hem içeride sergiledikleri haksızlıkları daha kolay gizleme imkânı bulurken aynı zamanda kamuoyu baskısı ile farklılık arz edenleri denetleme amacı gütmüşlerdir. Böylece kendi sınırları veya diğer devletlerin sınırları içerisindeki her kalkışmayı bu amaca matuf bir eylem olarak topluma sunarak farklılıklarının insanı ve İslami bir hak olduğunu iddiasında bulunanlara karşı ötekileştirme geçekleştirilmiştir.

Oluşturulan bu algıyla halk nezdinde/kamuoyunda söz konusu antlaşmanın oluşturduğu sınırlar kutsallık derecesine yükseltilmiş ve buna karşı duran her kesim düşmanla işbirliği içinde olmakla suçlanmıştır. Bununla ele geçirilen yönetim erkine dayalı gücü daha kolay uygulama imkânı elde edilmiştir. İslamcılık ise bu tutumla, Allah’tan gelmeyeni Allah’tan gelmişçesine tartışılmaz kılarak süregelen durumu tartışmasız kılıp üstüne abanma handikabına düşmüştür.

Sykes Picot’la oluşturulan sınırların dinsel ve etnik olarak homojenlik arz etmediği vurgulanmıştı. Bu antlaşma ile Kürdistan’ın evleri arasına sınırlar çizildi ve Kürdistan farklı mantalitelere sahip devletler/devletçikler arasında paylaştırıldı. Yüzyıllık geçmiş dikkate alındığında buna karşı sesini yükselten tek kesimin de Kürd halkı olduğu görülmektedir. Kürdlerin evleri arasına çizilen sınırları kabul etmemesi, yönetim erkini elinde bulunduranların aslında iç kamuoyunda ellerini güçlendiren bir veri oluşturmuştur. Bu veriyle, Kürdlerin emperyal emellere hizmet edenler olduğunu hem kendi kamuoylarına hem de zihinsel inşa oluşturdukları kesime sunma olanağı bulmuşlardır.

Böylece kendi toplumları nezdinde Kürdlerin Batı emperyalizminin ve Siyonist mantığın isteği olan zayıf düşürerek böl parçala yut anlayışına hizmet eden kesim olarak lanse edilme imkânı elde edilmiştir. Kürdistan toprağının bir kısmını elinde tutan her devlet iç kamuoyunda Kürdlere karşı bu haksız propagandayı sürdürmekte hiçbir beis görmemiştir. Çünkü bununla içeride Kürdlere yönelik gerçekleştirecekleri her türlühaksız, hukuksuz ve adaletsiz uygulamanın perdelenmesi olanağını keşfetmişlerdir. Böylece Siyonistler ve emperyalistler karşısında, Kürdler tarafından yapılan her eylem aynı zamanda İslam dünyasının kalbine saplanan hançer olduğuna gerekçe oluşturulmuştur.

Kürdistan üzerinde egemenlik oluşturan devletler bu sayede/söylemle kendi iç kamuoylarından Batı emperyalizmi ve Siyonist mantıkla kurdukları ortak tezgâhı gizleme olanağı bulmuşlardır. Ki ‘siz öldürmeyi iyi bilirsiniz’ çıkışının aynı zamanda içerideki katliamları gizleme kisvesi olduğu unutulmamalıdır. Bir taraftan kendileriyle hareket edenlerden müteşekkil makul Kürd tipolojisi oluşturulurken diğer taraftan Kürdlerin haklı davaları ötekileştirilme çabası ortaya konulmuştur. Bugün Kürdistan’ı ellerinde bulunduran devletlerin Sykes Pikot’un bozulmasına karşı kendi iç kamuoylarında anti propaganda yürütülmesinin altında Kürdlere yönelik eylemleri gizleme amacı vardır.

Bunun açık örneği Türkiye İslamcılığının önemli kurumlarından biri olan ‘Mavera Eğitim ve Sağlık Vakfı’nın düzenlediği bir konferansta Kürd olan TRT Kürdi Koordinatörü Mustafa Ekici’ye şu cümleyi kurdurmaları manidardır: “Türkiye Cumhuriyeti\'nin ve Suriye\'nin Kürt vatandaşlarıyla değil, emperyalistler tarafından kullanılan ve Kürtler adına hareket eden örgütlerle problemi olmuştur hep. Şimdi de olan mücadele yine bu örgütlerledir.\" Devamında ise “100 yıl sonra tarih tekerrür etmekte ve İngiltere ile Fransa arasında 1916 yılında gizli olarak imzalanan; Osmanlı Devleti\'nin Orta Doğu\'daki topraklarının paylaşılmasını öngören; Sykes Picot Anlaşması, günümüz koşullarına göre yeniden revize edilerek karşımıza çıkmaktadır.” Cümleleri dikkatle incelediğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin masum olduğu ön plana çıkarılmakta ve bu antlaşma ile çizilen sınırlarının kutsandığı görülecektir.

Sonuç:

Türkiye İslamcılığı yola çıkarken tüm dünya Müslümanlarının sorunlarını kendi sorunu olarak tanımlamış ve bunun çözüm yolunun ümmet birlikteliğiyle olacağını deklere etmişti. Günümüzde yönetim erkini elinde bulunduran bu kesim deklere ettiği mantığı kendi egemen toplumunun zihin yapısına uygun bir Osmanlı egemenliği biçimine sokarak bunu ümmet birliği biçiminde topluma benimsetme arayışındadır. Eğer bu mantığa sahip olmasalardı kendi toprakları içinde yaşayan Kürd halkının insani ve İslami haklarını hiç tereddüt etmeden iade ederlerdi. Kürd vatandaşlarıyla problemleri olmadığını ifade ederlerken bunda ne kadar tutarsızoldukları sergiledikleri eylemle ortaya çıkmaktadır. Eğer problem emperyalistler tarafından kullanılan ve Kürdler adına hareket eden örgütler ise son altı ay içerisinde yaşlı, kadın ve çocuk demeden katledilen sivilleri nereye koyacağız?

Bugün vatanlarını aralarında paylaşan devletler tarafından Kürdlere uygulanan hak, hukuk ve adalet tanımama karşısında Kürdlerin sesini cılız da olsa duymaya başlayan bir dünya var. Bunun karşısında paniğe kapılan paylaşımcılar içeride ve dışarıda yoğun bir çabayla Kürdlerin Dünya tarafından duyulan çığlıklarını kesme derdine düşmüşlerse bunun nedeni Sykes Picot’un yavaş yavaş ellerinin altından kaymaya başladığını görmeleridir. Özelde Türkiye İslamcılığı buna karşı atak geliştirirken özellikle devşirdiği mantığa uygun düşünen kendi makul Kürdleriyle kamuoyunu etkileme derdine düşmüştür.

Türkiye İslamcılığına Soralım:

Madem ümmet olacaktık! Ümmet olmanın koşulu, her kesimin kendi adı ve varlığıyla orada yer alması değil miydi? Medine’de Selman-ı Farisi, Seheyl-i Rum-i ve Bila-i Habeş-i her toplumun ve kesimin kendi öz varlıklarıyla var olacaklarını gösteren prototipler değil miydi? - Medine Sözleşmesiyle her kesimin hak, hukukunu tanıyarak gerektiğinde karşı tarafın hukukuyla hareket eden Hz Peygamber değil miydi? O zaman neden kendi içinizdeki Kürdlerin temel İnsani ve İslami haklarını teslim etmeye yanaşmayıp Kürdleri Emperyalizmin ve Siyonizm’in emellerine hizmet edecek duruma sokuyorsunuz!?


Eğer samimi olsaydınız bize karşı bizden olanları alanlara çıkartarak bizi etkilemeye çalışmak’ yerine Medine’deki peygamber gibi bizi varlığımızla tescil etme derdine düşerdiniz.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
10824 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:17:06:46

Yusuf Ziya Döger

Yazarın Önceki Yazıları

Bir İmzacı Tarih Kayıt Cetveliyse Sosyoloji Bunun Toplum Vicdanındaki Karşılığıdır İsmail Beşikci’nin Sosyolojik Yanılgısı Türkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler Kürdler ve 24 Haziran Seçimi Neden Demirtaş ama HDP değil? Şeyh Said Kıyamında ve sonrasında neden Kırdlar/Zazalar hedef alındı - 2 Şeyh Said Kıyamında ve sonrasında neden Kırdlar/Zazalar hedef alındı - 1 HDP Kongresinin Düşündürdükleri Şeytanın İşbirlikçilerine Ölüm… Kürdler Sosyolojilerine Yenildiler, Asla Düşmanlarına yenilmediler Batı Karşısında Çöküş, Öze Dönüş Çabaları ve Kudüs Meselesi Ruhumuzu Uyandıran Kerküklü Çocuk Alansal Egemenlik ve Felaket Senaryolarının Yazarlarıi Alansal Egemenlik ve Felaket Senaryolarının Yazarları Hewler Mitingi ve Arka Plan Mesajları Zihinsel Birlikteliğin Yolu: Güney Kürdistan Referandum Umarız Tarih Tekerrür Etmez Kürdlerin Sömürgecileri Başarılı, Kürdler İse Başarısızdır Kürdler Nereye Koşuyor? Bingöl ve Seçimlerdeki Tututmu - II Bingöl ve Seçimlerdeki Tutumu Kuzey Kürd Siyasetinde 'Vicdan Testi' Kürdler Hem Sağdan Hem de Soldan Eritildi Kürdler ve Referandum Devşirmelerin İşlevi/fonksiyonu Yakarak Öldürme (Katletme) Mantıksal Şaşılık Kürdler Birlik mi Olmalı, Yoksa Ortaklaşmalı mı? Yönetici Erdemli olmayınca… Kürd Gençliğinin Rol Modeli Dr Süleyman Ermeniler ve Kürdler Neden Kaybetiler? (III) Ermeniler ve Kürdler neden kaybettiler? (II) Ermeniler ve Kürdler neden kaybettiler? (I) Kürd Toplumsal Dinamiğinin Çökertilmesi -II- Kürdistan'da Türk Bayrağıyla Yapılan Yürüyüşler Kürd Toplumsal Dinamiklerinin Çökertilmesi İtibarsızlaştırmanın Psikolojisi Kürdler Egemenlik Mi Vatandaşlık Mı İstemeli? Türkiye İslamcılığı Neyi Amaçlıyor? Kürd Orta Sınıfının Çökertilmesi Erdemlilik Olmadan Olmaz Doğu ve Batı Ayrımı Karşısında Kürdlerin Özgünlüğü Türkiye İslamcılığının Riyakârlığı Kurdlerde Hukuk ve Hakkı Üstün Kılma Türkiye İslamcılarının Kürdü Olmak Siyasette İttihatçı Mantıkla İtibarsızlaştırma Çabası İstilacı Bozkır Türkleri ve Varlığını Koruyan Kürdler Kürdistan’daki Çatışmalı Ortam Neyi Amaçlamaktadır? İslam - İslamcılık İslamcıların Yanılgısı Sömürgeci ve Sömürülen İlişkisi Dört Ayaklı Minare Önünde Ansızın Gelen Ölüm! Ümmeti Bölen! “Kürd ve Kürdistan” Meşruiyet Dayanağı ve Kürdler Kürdlerin Haklı Mücadelesini İtibarsızlaştırma Arayışı Sömürgecinin Amacı Zihinsel Benzetme ve Aldatmadır - II Sömürgecinin Görevi, Aldatma ve Zihinsel Benzetmedir Kabristanımız Varsa Bilin ki Orası Bizim Vatanımızdır DAİŞ saldırılarında Şengal'de neler oldu? Şengal'in bilinmeyenleri... Toplumsal Anomi ve Yeni Arayış Seni Başkan Yapacağız, Karşılığı 'Federal Sistem' Militarist Devletler ve Kürdistan’ın Doğum Sancısı Kürdlerde Sosyal Genetiğin Psikolojik Bağlılığa Dönüşmesi Arayıştaki Kent, Bingöl Ortadoğu’da Reddi Miras Geleneği ve Talan Ekonomisi 7 Haziran’ı Doğru Okumak Kürdistan'da Seçime Kan Sıçratıldı Kürdlerin Egemenlik Anlayışı Allah, Yasin Aktay’ın dediğinin aksini söyler. Siyasetin Doğası ve Rasyonel Davranış Kürdistan Mefküresi ve Siyasi Aktörler (İslamcı Cenah) -2 Kürdistan Mefkûresi ve Siyasi Aktörler -1- Yokoluşu Engellemek!... İttihatçılığa Teslim Edilen Kürd Yapıları Kürdler Nasıl Eritildi Siyaset ve Düşüncede Etik Temsiliyet Sorunu ve Ortadoğu Kürdleri Sessizce Sağdan Eritmek - II Gedik Onarılmamalı, Bilakis Büyütülmeli Kürdleri Sessizce Sağdan Eritmek Hikmet Arayışında Fıtrat ve İrade Etkileşimi Hakikat Tek Olan Değildir, Tek Olan İblisçiliktir Kimliksel Varoluş ve Devletleşme Zorunluluğu Bariyere Dönüşen Öz Sosyal Genetik ve Kürd Siyaseti Duisburg Paneli Azadi Hareketinin Çözüm Önerileri Kürdistan Hakikatini İnşa Et Harekei / AZADÎ Bakur / Türkiye Kürdistan'ından Peşmerge Geçti Kürdler İçin Birlik Değil Birliktelik Anlamlıdır. Akil Adamlar Tiyatrosu Yeniden Sahne Aldı Kürdler Saha Eğemenliğine Oynamamalı Kürtlerin ayak bağı / PKK ve Hizbullah gerginliği Eylem Düşünceyi Şekillendirir. Hareketa Azadinin Rotası Ulus Devlet Mantığı ve Kürdistan Sorunu Kürd Ulusal Mücadelesinde ŞUŞAR TOPLANTISI Kürd Müslümanların Yüzyıllık Serüveni İnsanlığın Turnusol Kağıdı: FİLİSTİN - II Hakkâri’de(Cölemerg) Ne Oldu Ki İnsanlığın Turnusol Kâğıdı: FİLİSTİN Hatip Dicle Ne Dedi ki… Hamidiye Alayları / Devlet Aklının Zorunlu Yapıları Ümmetçi/İslamcı Kürdlerin Zihinsel Bakışı Kürdler “Öğrenilmiş Çaresizliğe” Mahkum Değildir. Birlikteliğe Evet, Ama Nasıl Olacak Evrensel değer mi, İdeolojik körlük mü? Tarihi nasıl okuyalım / Resmi ve yerel tarih Demokratik İslam Kongresi Kürd Hareketindeki Değişimi Nasıl Etkileyecek HDP Türklerle Kardeşlik Ya Kürdlerle... Hamidiye Alayları ve Şeyx Seid Harekatı - II
x