Siyasette İttihatçı Mantıkla İtibarsızlaştırma Çabası

Hamidiye alaylarıyla çevre niteliğinde olan Kürd aşiretlerine sultan Abdülhamit dağıttığı payelerle konumunu güçlendirme çabasına girmişti. Ki bu alaylar sayesinde içeride konumuna veya egemen sistemine yönelik oluşan tehlikeyi bir süreliğine erteleme imkânı bulmuştu.

Yusuf Ziya Döger

03.02.2016, Çar | 20:15

Siyasette İttihatçı Mantıkla İtibarsızlaştırma Çabası
Makaleyi Paylaş

Toplumsal yaşam içerisindeki her oluşum ve yapılanmanın idealleştirdiği anlayış ve bakışı topluma hâkim kılmak için çaba içerisinde olacağı muhakkaktır. Bu çabanın amaçladığı nihai şey ise toplumda değişim ve dönüşümü kendi perspektifleri çerçevesinde gerçekleştirecek koşul ve imkânları elde etmektir. Bunu gerçekleştirebilmek için de oluşturulan bakış ve anlayışa toplumsal cazibe katmakta bir beis görmezler. Çünkü toplum için gelecekte rahat etmenin koşulları ancak anın cazibeleri üzerindeki tahayyülle mümkün olabilmektedir.

Toplumsal tahayyülün, oluşturulan cazibe üzerinden denetlenmesi gelecekte amaçlanan değişim ve dönüşümün olmazsa olmaz şarttır. Dolayısıyla ister dava mantığıyla olsun isterse ideolojik tutkuyla olsun buna sarılacak bir kesimin oluşumu amaçlanan değişim ve dönüşümün ön şartıdır. Bu kesimin oluşturulması ise dava eri olma mantığıyla ortaya çıkan ve ileride amaçlananın gerçekleştirilmesi için maddi ve manevi külfeti yüklenen bireyler vasıtasıyla gerçekleştirilir. Bu bireylerin gösterdiği fedakâr tutum ise topluma erdemlilik vasfı olarak sunulur ve bunun üzerinden toplumsal cazibe oluşturulur.

Üzerlerinden toplumsal cazibe oluşturulan bu kişi veya kişiler amaçlanan değişim ve dönüşümün lokomotif gücü olmakla birlikte aynı zamanda değişim ve dönüşümü gerçekleştiren lider kadro haline gelirler. Bu kadrodaki bireyler içerisinde içten içe kaynayan öne çıkma savaşımı olsa bile toplumsal anlamda cazibenin merkezine oturanın emrine itaat etme zorunluluk haline gelir. Ancak oluşan cazibe merkezine yerleşen kişi de gücüne güç katmak amacıyla çevresindekilere ulufeler dağıtmak zorunda kalır. Tatmin ölçüleri içerisinde ulufeler üzerinden kısmi olarak susan bu kesim ancak elindeki imkânları kaybetmeyle yüz yüze geldiğinde ilk önce imalı serzenişlerde bulunur. Karşılık görmeyeceğini anladığı andan itibaren sınır tanımayan -içeride oluşturulan mantığı- bir feveranla olup biteni ortaya sermeye çalışır.

Somutlaştıralım:

Osmanlının son yüzyılından günümüze kadar Türk siyaset mantığının işleyişi ittihatçılık üzerinden tevarüs eden bir anlayışla biçimlenmiştir. Bu biçimlenme doğal olarak merkeze yerleşenlerde kendi konumunu güçlendirme duygusuna yol açarken, merkeze yerleşme amacı taşıyanlarda ise çevre desteğini alarak konumunu güçlendirmeye yol açmıştır. Merkeze yerleşenler veya yerleşme çabasında olanların çevreden aldıkları desteğin her zaman için karşılığını ödeme zorunluluğu var.

Örneğin Hamidiye alaylarıyla çevre niteliğinde olan Kürd aşiretlerine sultan Abdülhamit dağıttığı payelerle konumunu güçlendirme çabasına girmişti. Ki bu alaylar sayesinde içeride konumuna veya egemen sistemine yönelik oluşan tehlikeyi bir süreliğine erteleme imkânı bulmuştu. Benzeri bir durumu da TC’nin kurulması aşamasında Mustafa Kemal’in Kürd aşiretlerinden bir kısmı ile kurduğu ilişkiler üzerinden görmek mümkündür.

İttihatçı mantığın iki yüzyıldır hüküm sürdüğü Anatolia da her ideoloji, örgüt ve partisel anlayış bu mantıkla varlık kazanma derdinde olmuştur. Bu ideoloji, örgüt ve partiler belirlenmiş mantık ve anlayışla varlıklarını kaim kılmak için toplumun cazibelerine kapılacağı bireylere ihtiyaç duymuşlar. Bu bireylere bakışlarını da pragmatist değerler üzerinden geliştirmişler. Bireyler söz konusu anlayış ve bakışı önemsediği ve benimsediği sürece baş tacı edilmişler.

Ancak İsleyiş ve anlayışın deforme olmaya başladığı konusunda bir kanaat ve düşünceye gark olmaya yönelen her birey için anında itibarsızlaştırılacak veriler üretilmiştir. Yani bunlar için hemen devreye konulması elzem olan hazırlanmış ajandalar devreye sokulmuştur. Bu vesile ile söz konusu bireylerin ortaya koyacağı her serzeniş yapı içerisinde yer edinmeye çalışan müritler tarafından linç giyotinine dönüştürülmüştür. Çünkü merkezin konumunu sarsma ihtimali olan bu bireylerin itibarsızlaştırılarak cazibe olmaktan çıkarılmaları gerekir ki merkez sırada olanlara dağıtacak ulufeler bulabilsin.

Bu tutum temelde ittihatçılıktan tevarüs ettiğinden giyotin argümanı ister dava, ister menfaat ilişkisi üzerinden yürüsün tüm yapılar için üzerinde müttefik olunan bir durumdur. Söz konusu tutum Anatolia da yaşayan her Kürd yapılanmasında da karşınıza çıkma ihtimali yüzde yüz olan bir veridir. Toplumsal varlığı tehlikede olan bir millet üzerinden varlık kazanmaya çalışan bu yapıların merkezine yerleşenler kesinlikle bu konumlarını kaybetmeyi göze alamadıklarından, o yapıları cazibe haline dönüştürme becerisi olanların tasfiyesine yönelerek onları itibarsızlaştırma derdine düşmüşlerdir.

Sonuç:

Son bir haftadır tartışılan Arınç meselesi Türk siyaset tarzının nasıl işlediğinin ispatıdır. Dava eri olarak başlayan süreç merkeze yerleştikçe ulufelerle pekiştirilmiştir. Pekiştirilme sürecinde alınan her ulufe deforme olmaya başlayan yapının işleyişinde ortaya çıkan olumsuzlukları aklileştirerek -bahane bulma- gerekçelendirme ihtiyacı duymuştu. Ancak ulufelerin sırada bekleyenler için kullanılma zorunluluğuyla elindeki muktedirliği kaybedince feverana başlamıştır. Oysa muktedir oldukları sürece işleyişin dayandığı deformasyona dokunmayı akıllından bile geçirmeyen Arınç, muktedirlik makamını kaybedince ‘ben demiştim’ nakaratı ile başka bir aklileştirme çabasına girmiştir.

Fakat Arınç’a karşı yürütülen linç kampanyası da tam olarak bu Türk siyasi anlayışının dayanağı olan ittihatçılık mantığının yansımasıdır. Çünkü bu ittihatçı mantık şekillendirilme anlayışı açısından güçlü etrafında kenetlenmeyi gelecek ulufeler için her zaman daha makul davranış biçimi olarak telaki etmiştir. Bu nedenle geçmişteki tüm olumlu özellikler bir anda sıfırlanarak serzenişçinin anlık olarak itibar kaybına uğratılması merkezin konumunu güçlendirmek ve ulufeden pay almak için tek çıkar yol olarak düşünülmektedir.

Benzeri durumu, güçlü veya irili ufaklı tüm Kürd siyasi yapılarında görmek de mümkündür. Yapı içerisindeki işleyiş bozukluğunu gündeme taşıyan her kim oluşa olsun anlık olarak toplum gözünde itibar kaybına uğratılır. Ancak Kürd toplumu egemen sistemi tekelinde bulundurmadığı için kullanılan argümanlar egemen topluma göre daha ağırdır. Çünkü varlık mücadelesin içinde olan bir toplum için, kendi toplumuna ihanet suçlaması veya egemenlerin ajanı olma argümanı en çok işleyen itibarsızlaştırma aracıdır.

Ez Cümle:

Erdoğan’dan randevu talebinde bulunan Leyla Zana’nın durumu ise egemen sistem bekçilerinin sistem kutsallarını devreye sokarak gerçekleştirmek istedikleri bir itibarsızlaştırma çabasına bir örnektir. Dolayısıyla ne egemen sistemin iç mücadele tarzını yansıtmakta nede varlık mücadelesi yürüten toplumun yapı tarzlarını yansıtmaktadır.

Bu nedenle Leyla Zana’ya karşı yürütülen itibarsızlaştırma egemen sistemin merkezini elinde bulunduran güçlerin hem konumlarını güçlendirmeyi amaçlamakta hem de varlık sorunu yaşayan Kürd toplumunu ötekileştirme çabasını amaçlamaktadır. Ancak Zana’nın akli davranarak doğru zamanda doğru hamle yapması bu çabaları boşa çıkaracak niteliktedir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
7744 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:01:18:13

Yusuf Ziya Döger

Yazarın Önceki Yazıları

Bir İmzacı Tarih Kayıt Cetveliyse Sosyoloji Bunun Toplum Vicdanındaki Karşılığıdır İsmail Beşikci’nin Sosyolojik Yanılgısı Türkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler Kürdler ve 24 Haziran Seçimi Neden Demirtaş ama HDP değil? Şeyh Said Kıyamında ve sonrasında neden Kırdlar/Zazalar hedef alındı - 2 Şeyh Said Kıyamında ve sonrasında neden Kırdlar/Zazalar hedef alındı - 1 HDP Kongresinin Düşündürdükleri Şeytanın İşbirlikçilerine Ölüm… Kürdler Sosyolojilerine Yenildiler, Asla Düşmanlarına yenilmediler Batı Karşısında Çöküş, Öze Dönüş Çabaları ve Kudüs Meselesi Ruhumuzu Uyandıran Kerküklü Çocuk Alansal Egemenlik ve Felaket Senaryolarının Yazarlarıi Alansal Egemenlik ve Felaket Senaryolarının Yazarları Hewler Mitingi ve Arka Plan Mesajları Zihinsel Birlikteliğin Yolu: Güney Kürdistan Referandum Umarız Tarih Tekerrür Etmez Kürdlerin Sömürgecileri Başarılı, Kürdler İse Başarısızdır Kürdler Nereye Koşuyor? Bingöl ve Seçimlerdeki Tututmu - II Bingöl ve Seçimlerdeki Tutumu Kuzey Kürd Siyasetinde 'Vicdan Testi' Kürdler Hem Sağdan Hem de Soldan Eritildi Kürdler ve Referandum Devşirmelerin İşlevi/fonksiyonu Yakarak Öldürme (Katletme) Mantıksal Şaşılık Kürdler Birlik mi Olmalı, Yoksa Ortaklaşmalı mı? Yönetici Erdemli olmayınca… Kürd Gençliğinin Rol Modeli Dr Süleyman Ermeniler ve Kürdler Neden Kaybetiler? (III) Ermeniler ve Kürdler neden kaybettiler? (II) Ermeniler ve Kürdler neden kaybettiler? (I) Kürd Toplumsal Dinamiğinin Çökertilmesi -II- Kürdistan'da Türk Bayrağıyla Yapılan Yürüyüşler Kürd Toplumsal Dinamiklerinin Çökertilmesi İtibarsızlaştırmanın Psikolojisi Kürdler Egemenlik Mi Vatandaşlık Mı İstemeli? Türkiye İslamcılığı Neyi Amaçlıyor? Kürd Orta Sınıfının Çökertilmesi Erdemlilik Olmadan Olmaz Doğu ve Batı Ayrımı Karşısında Kürdlerin Özgünlüğü Türkiye İslamcılığının Riyakârlığı Kurdlerde Hukuk ve Hakkı Üstün Kılma Sykes Picot’çu Türkiye İslamcılığı Türkiye İslamcılarının Kürdü Olmak İstilacı Bozkır Türkleri ve Varlığını Koruyan Kürdler Kürdistan’daki Çatışmalı Ortam Neyi Amaçlamaktadır? İslam - İslamcılık İslamcıların Yanılgısı Sömürgeci ve Sömürülen İlişkisi Dört Ayaklı Minare Önünde Ansızın Gelen Ölüm! Ümmeti Bölen! “Kürd ve Kürdistan” Meşruiyet Dayanağı ve Kürdler Kürdlerin Haklı Mücadelesini İtibarsızlaştırma Arayışı Sömürgecinin Amacı Zihinsel Benzetme ve Aldatmadır - II Sömürgecinin Görevi, Aldatma ve Zihinsel Benzetmedir Kabristanımız Varsa Bilin ki Orası Bizim Vatanımızdır DAİŞ saldırılarında Şengal'de neler oldu? Şengal'in bilinmeyenleri... Toplumsal Anomi ve Yeni Arayış Seni Başkan Yapacağız, Karşılığı 'Federal Sistem' Militarist Devletler ve Kürdistan’ın Doğum Sancısı Kürdlerde Sosyal Genetiğin Psikolojik Bağlılığa Dönüşmesi Arayıştaki Kent, Bingöl Ortadoğu’da Reddi Miras Geleneği ve Talan Ekonomisi 7 Haziran’ı Doğru Okumak Kürdistan'da Seçime Kan Sıçratıldı Kürdlerin Egemenlik Anlayışı Allah, Yasin Aktay’ın dediğinin aksini söyler. Siyasetin Doğası ve Rasyonel Davranış Kürdistan Mefküresi ve Siyasi Aktörler (İslamcı Cenah) -2 Kürdistan Mefkûresi ve Siyasi Aktörler -1- Yokoluşu Engellemek!... İttihatçılığa Teslim Edilen Kürd Yapıları Kürdler Nasıl Eritildi Siyaset ve Düşüncede Etik Temsiliyet Sorunu ve Ortadoğu Kürdleri Sessizce Sağdan Eritmek - II Gedik Onarılmamalı, Bilakis Büyütülmeli Kürdleri Sessizce Sağdan Eritmek Hikmet Arayışında Fıtrat ve İrade Etkileşimi Hakikat Tek Olan Değildir, Tek Olan İblisçiliktir Kimliksel Varoluş ve Devletleşme Zorunluluğu Bariyere Dönüşen Öz Sosyal Genetik ve Kürd Siyaseti Duisburg Paneli Azadi Hareketinin Çözüm Önerileri Kürdistan Hakikatini İnşa Et Harekei / AZADÎ Bakur / Türkiye Kürdistan'ından Peşmerge Geçti Kürdler İçin Birlik Değil Birliktelik Anlamlıdır. Akil Adamlar Tiyatrosu Yeniden Sahne Aldı Kürdler Saha Eğemenliğine Oynamamalı Kürtlerin ayak bağı / PKK ve Hizbullah gerginliği Eylem Düşünceyi Şekillendirir. Hareketa Azadinin Rotası Ulus Devlet Mantığı ve Kürdistan Sorunu Kürd Ulusal Mücadelesinde ŞUŞAR TOPLANTISI Kürd Müslümanların Yüzyıllık Serüveni İnsanlığın Turnusol Kağıdı: FİLİSTİN - II Hakkâri’de(Cölemerg) Ne Oldu Ki İnsanlığın Turnusol Kâğıdı: FİLİSTİN Hatip Dicle Ne Dedi ki… Hamidiye Alayları / Devlet Aklının Zorunlu Yapıları Ümmetçi/İslamcı Kürdlerin Zihinsel Bakışı Kürdler “Öğrenilmiş Çaresizliğe” Mahkum Değildir. Birlikteliğe Evet, Ama Nasıl Olacak Evrensel değer mi, İdeolojik körlük mü? Tarihi nasıl okuyalım / Resmi ve yerel tarih Demokratik İslam Kongresi Kürd Hareketindeki Değişimi Nasıl Etkileyecek HDP Türklerle Kardeşlik Ya Kürdlerle... Hamidiye Alayları ve Şeyx Seid Harekatı - II
x