Silahsız PKK’nin Demokratik Türkiye Mücadelesi

Türkiye’nin demokratikleşmesi eğer Kürd ve Kürdistan’ın özgürlüğüne alternatif olarak sunuluyorsa ve birincil amaç ediniliyorsa Kürdler bu tuzağa düşmemeliler. Güdülen asıl amaç Türkiyelileşmekse, \"biz bu asimilasyonu amaçlayan oyunda yokuz\" tavrını koymalılar.

Abdulnasır Sönmez

01.03.2015, Paz | 20:11 [ Güncellenme: 01.03.2015, Paz | 23:07 ]

Silahsız PKK’nin Demokratik Türkiye Mücadelesi
Makaleyi Paylaş
PKK \'in Kürdistan’ın özgürleşmesi için silahlı mücadele başlatması tamamen haklı ve geçerli nedenlere dayanır.. PKK yapmasaydı büyük bir ihtimalle başka bir örgüt çıkardı bu ve mücadeleyi verirdi. Çünkü Viktor Hugo\'nun dediği gibi, “Zamanı gelmiş bir fikri hiç bir güç engelleyemez”…12 Eylül ve öncesinde yaşanan o kadar baskı ve zülüm mutlaka karşılık bulacaktı… Hedeflerinin önceliği, kendi ifadeleriyle, Kürdistan’ın sömürge statüsünden kurtarılıp Bağımsız Birleşik Kürdistan için mücadeleydi. O koşullardaki kurtuluş savaşlarının silahlı mücadele tarzında olması zorunluydu. Çünkü başka imkan ve kanallar açık değildi. Yani gelişmiş bir batı demokrasisi sömürgeci TC’de olmadığı için kurtuluş için savaş zorunluydu ve bu uğurda iç infazlar hariç 30-40 bin Kürt şehit edildi ve yine bu bahaneyle asıl Kürdistani olan 15-17 bin Kürd yurdseveri de iç infazlarda şehit edildi…

Yıllar geçti ve derken 1999’dan itibaren PKK ulus ve ulusal devlet olma iddiasından vazgeçti ve bir sürü saçma adlarla ( Demokratik-Ulus, Ekolojik toplum, siyasal olmayan özerklik, Ortadoğu Konfederasyonu vb. ) ve TC’nin içi doldurulmayan “Çözüm süreci” gibi oyalayıcı teoriler üretildi. Kısaca PKK \'in bağımsız Kürdistan ve Kürd özgürlüğü için bir iddiası kalmadığına göre silah bırakması kadar mantıki ve normal hiç bir şey olamaz. Yani PKK\'nin tamamen silah bırakması desteklenmeli ve artık boş uğraşlar yerine Kürd kanının dökülmesine son verilmelidir.

PKK silah bıraktıktan sonra ovaya inecek ve legal düzeyde HDP içinde siyaset yapıp Türkiye’nin demokratikleşmesi için mücadele edeceğini söylüyor ve TC\'de bunu istiyor… Öyle mi acaba? Soru şu; PKK gerçekten silah bırakır mı? Bence asla bırakmaz. Peki neden? Çünkü PKK silah bıraktığı an geride bir şey kalmayacak PKK\'den… Silahsız PKK’nin tezleri en çok 4-5 yılda unutulur gider...

Peki AKP istiyor mu? Hiç sanmıyorum. Silahsız bir PKK’nin akibetini TC de tahmin ediyordur mutlaka. Niye bıraktırsın ki! Kısaca iki tarafta seçimden seçime böyle konuları gündeme getirip bir nevi seçim propagandası olarak kullanacaklar... Veya ara sıra çatışarak gündemde kalmak isteyecekler ve böylece güç yitirmeyecekler. Her iktidar için kontrol altındaki biraz silahlı gerilla gücü hep iyi sayılmıştır. Niye bundan sonrada öyle sayılmasın ki!

Ayrıca bu saatten sonra PKK kurumsalından Kürdler lehine bir karar da çıkmaz. PKK\'nin silahlı mücadele kararı sonuç itibariyle bir trajedi ise silahları bırakıp Türkiye’ye demokrasi getirme mücadelesi bir komediye dönüşür… Çünkü kendisinde Demokrasinin “D”si olmayan bir örgüt nasıl bir yere demokrasi götürebilir? Her kavramın başına bir demokrasi kelimesini getirerek demokrat olunuyorsa o ayrı… Demokratik İslam, Demokratik Ekonomi, Demokratik Toplum, Demokratik Statü, Demokratik Ulus vb. gibi en az 40-50 kavramın başına böyle demokratik yazarak bunların hiç biri demokratik olmuyor. Tıpkı kendi anlayışı ve parti içi işleyişi gibi… Diyelim ki PKK Kürdleri temsil eden dominant gruptur. Peki Kürdler demokrat mı? Kürdler mi demokrasiyi nisbeten yaşam tarzı olarak içselleştirmişler yoksa Türkler mi? Cevap için hiçbiri seçeneği seçilir ama Türkler ekonomik gelişmişlik ve diğer toplumsal-sosyal sebeplerden dolayı Kürdlerden nispeten daha demokrattırlar.

Peki nasıl oluyor da PKK ve Kürdlerin Türklere ve Türkiye’ye demokrasi götüreceğine inanacağız? Ayrıca sunuda biliyoruz ki doğu toplumlarında Demokrasi söylemi totaliter ve zorba yönetimlerce kendi baskıcı yönetimlerini perdelemek için kullandıkları bir metottur… Stalin, Pol-pot, Çavuşesko gibi yöneticiler ve diğer Leninist tüm partilerce bu kavram bir perdeleme amaçlı olarak revaçtaydı. Başta kendileri olmak üzere hiç kimsede demokrat olduklarına inanmadı. Yoksa PKK ve yönetimi kendi yalanlarına kendileri de mi inanmaya başladılar?

Kürd halkı ister ekonomik, ister inanç ve isterse de toplumsal/sosyal yaşam koşulları olsun Demokrasiye en uzak halklardan biridir. Eğer demokratlık ve demokrasinin özgür dünya literatüründeki anlamına uyarsak, bu maalesef böyledir...

Bu anlamıyla Demokrasinin olmazsa olmazlarından bir kaç ilkeyi sayarsak;

1- Şefaflık ve açıklık,

2- Hesap verebilirlik,

3- Hukukun üstünlüğü,

4- Özgür birey kararlarıyla yönetim değişikliği (sandık ),

5- İnsan Haklarına saygı,

6- İnanç ve vicdan hürriyeti,

7- Her türlü fikir ve düşüncenin kendini ifade edebilme özgürlüğü,

8- Uzlaşı ve Hoşgörü,

9- çoğunluğun azınlığın haklarını çiğnemeden karar alması vb ...

Bunlardan hangileri Kürdlerde ve Kürdi örgütlerde vardır sizce? Peki Kürdler ve Kürd örgütleri kaç yıl sonra bu seviyeye gelirler? Madem durum buysa Kürdlere mi kalmış başkalarının demokrasi meselesi? Değil demokrasi dilleri, mezhepleri, vatanları, onurları, namusları, yeraltı ve yerüstü kaynakları ayakaltında olan sömürge bile sayılmayan bir halk niye kendini kurtarıp özgür olmayı değil de başkalarına kendisinde bile olmayan demokrasiyi götürsün? Bu nasıl bir mantık ve anlayıştır? Üstelik ABD ve Batı Ortadoğu ülkelerine demokrasi götürmenin anlamsız olduğuna karar vermişken! Çünkü ABD\'li aktivist ve sosyologlar diyorlar ki: “demokrasi bir ürün değil ki istediğiniz yere istediğiniz zaman götüresiniz”. O ekonomik, sosyal, kültürel, dinsel, üretimsel ve zamansal gibi ve hatta belirsiz pek çok koşulun olgunlaşmasıyla oluşacak bir yönetim ve yaşam tarzıdır. Ve hatta birazda göreceli bir kavramdır. Hele hele öyle zorla bir yere empoze etmenin hiç bir izahı olamaz. ABD, Irak, Pakistan, Suudi vb. rejimleri bu rapordan sonradır ki demokratikleştirmeden vazgeçtiğini açıkladı...

Elbette ki demokratik bir Türkiye bu duruşundan daha iyi olurdu. Kürdlere barışçıl yollarla derdini ifade etmenin zeminini sunardı demokrasi. Ama Kürdlerin Ulusal mücadelesine engel teşkil edilmemeli Türkiye’nin demokratikleşmesi. Yani Türkiye’nin demokratikleşmesi eğer Kürd ve Kürdistan’ın özgürlüğüne alternatif olarak sunuluyorsa ve birincil amaç ediniliyorsa Kürdler bu tuzağa düşmemeliler. Güdülen asıl amaç Türkiyelileşmekse, \"biz bu asimilasyonu amaçlayan oyunda yokuz\" tavrını koymalılar. Çünkü Kürd/Kürdistan sorunu bir dil, demokrasi, gerikalmışlık, bölgesellik veya yerel özerklik sorunu değil; bir özgürlük, bağımsızlık, statü ve coğrafyanın devletleşmesi, kendi kendini yönetmesi sorunudur...

Güncel bir konu olarak şu tartışılıyor: HDP desteklenmeli mi, veya ittifak yapılmalı mı?

1- Eğer HDP’nin Demokrasi mücadelesi Kürd Milli Mücadelesine engel oluşturuyor ve Kürdistani potansiyel burada eritilmek isteniyorsa, Hayır, desteklenmemeli ve oy verilmemeli.HDP’nin Baraj sorunu Kürdlerin birincil sorunu asla olmamalı. Bu amaçla verilecek her oy Kürdleri Kürdistan’dan o kadar uzaklaştırır…

2- Ama eğer HDP artık bir Kürdistan ve Kurdistani parti olmadığını deklere eder ve Kürdler de bu gerçeği görüp asıl mücadelelerine engel teşkil etmeden diğer düzen partileri içinde ehven-i şer olarak görülürse oy verilir. Demokrasi ve asgari bazı haklar için bu koşularda hangi düzen partisinin daha iyi olacağı tahmin ediliyorsa eskiden olduğu gibi yine bir partiye oy verilir… Bu HDP’de olabilir, niye olmasınki… Veya isteyen de eğer böyle bir kanaat oluşmamışsa hiç oyda kullanmaz. Kısaca Kurdistani güçler için bu konu tali bir mevzudur…

3- Bazı Kürdi Örgütlerin HDP ile seçim ittifakı yapmaları bu örgütlerin iyi niyetli girişimleri olabilir. Ancak, amaç HDP’nin daha Kurdi bir çizgide tutmaksa niyet olumlu ama Fil\'le dans etmenin de kendine özgü riskleri var. Hatta geçmiş denemeler göstermiş ki “Körle yatanlar şaşı kalkarmış”…

7984 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:22:29:23
x