Think Tank

Kürtler arası düşmanlıkları değil , dostlukları öne çıkaran . Farklı düşüncelere, liderlerine , farklı statü taleplerine saygılı olan bunları özgürce tartışan bir oluşuma ihtiyaç var.

Mesut Baştürk

13.08.2017, Paz | 08:21

Think Tank
Makaleyi Paylaş

-Geçenlerde, üç cezaevi arkadaşı bir araya geldik. Konu batı ülkelerindeki THİNK TANK çalışmalarına geldi. Biz neden bu tür çalışmalar yapamıyoruz diye konuşurken, bir arkadaşımız hadi gelin biz kendimiz yapalım dedik. Ve başladık tartışmaya. Bu konuşmaları isim vermeden aynen yazıyorum.

Konu olarakta tıkanan siyaset nasıl aşılabilir? Cumhurbaşkanlığı seçimleri, yakın gelecekte ülkemizde ve bölgede nasıl gelişmeler olabilir?

-Bakın Kuzey Kürdistan’da tek tek bütün bireylere sorun, her kes siyasetin tıkandığından bahseder. Herkes bütün Kürtlerin bir araya gelmesinin gerekliliğinden günlerce konuşur. Ama maalesef bu tartışmalardan hiç bir şey çıkmaz.

-Bence yaşanan olumsuzlukların temelinde Güven kaybı var sorunu var. Güvensizliğin nedenleri ise HDP de farklı diğer partilerde daha farklı nedenlere dayanıyor.

HDP geleneğinde güvensizliğin başlıca nedenleri, silahlı mücadele ile Bağımsız Kürdistan değil de, Demokratik bir Türkiye hedeflenmesi, vekil ve belediye başkanlarının belirlenme biçimi, adayların kalitesi, elde edinilen kazanımlardan faydalanmadaki adaletsizlik, yöneticilere olan güvensizlik, hendek ve barikatların getirmiş olduğu yıkımın sonuçlarının sorgulanamaması, yerel yönetimlerdeki başarısızlık temel sebepleri olarak görülebilir. HDP tabanı partinin son dönem çağrılarına olumlu tepki vermemelerinin temelinde bütün bu sorunların olduğu gerçeği vardır.

-HDP dışındaki partilerdeki güvensizliğin temelinde ise, yönetici kadroların yeni düşünceler, Alternatif politikalar üretememesi, kadroların yaşlanması , Özgüven kaybı, Kadrolar arasında yıllardır devam eden ve bir türlü çözülemeyen bunaltıcı kişisel sorunlar, halkla bağ kuramamaları nedeni ile gittikçe küçülen örgüt yapısı, seçimlerde hiçbir varlık gösterememe, kadrolarda ciddi güven kaybına sebep olmuştur.

-Bakın ben bir şey diyeceğim geçenlerde PAK genel başkanı Sayın Mustafa Özçelik bir demecinde aynen şunu dedi. ‘Maalesef PAK’ ta beyaz saçlı erkekler partisidir’.

Bu sadece PAK ın gerçeği değil, HDP dışındaki diğer partilerinde gerçeğidir. Birde seçime girme konusunda 41 il ve üçte bir ilçede örgütlenme zorunluluğu HDP dışındaki partilerin tümünü seçime giremez durumuna düşürmüştür.

En çok örgütlü olan parti HAK-PAR bile yirmi altı ilde örgütlenebilmiştir. HDP dışındaki partilerin tümünün birleşmesi halinde bile seçime girme hakkını elde edebilmeleri mümkün görülmüyor. Seçimlere katılamayan partilerde halkla bağ kuramıyor nicel olarak gelişemiyor.

-Örgütlerin yapılarındaki olumsuzluklar bir taraftan ciddi bir güven kaybı sorunu yaşatırken diğer taraftanda örgütler arasındaki tartışmalardaki kullanılan dil ve üslup hem örgütlerdeki hem örgütler arasındaki güvensizlik boyutlarını büyütmüştür.

-Birde bunların üstüne siyasi şahsiyetlerin sosyal medyada yaptıkları tartışmaların kalitesizliği ve seviyesizliği de eklenince herkesin rahatsız olduğu gerçek ortaya çıkıyor.

-Demek ki halkta kaybolan güveni yeniden kazanmak lazım. Siyasete yeni bir üslup ve yeni bir anlayış getirmek gerekir.

Yeni yüzlerle , yeni fikirlerle ,yeni bir üslupla , halka güven veren, genç,eğitimli bir kadro çok şeyi değiştirebilir. Okuyan, araştıran , düşünen , mürit olmayan , çıkar peşinde koşmayan fedakar kadrolar topluma bir dinamizm bir heyecan getirebilir.

Kürdistanı, Orta doğuyu, dünyayı yaşanan süreçleri , güç dengelerini , ittifakları iyi analiz edecek bir yapının başarılı olmamasının hiç bir nedeni yok

-Bence de böyle bir oluşum ciddi bir güç olabilir. Düşünün bu oluşum kuracağı araştırma grupları ile toplumsal yapıyı, yönelişlerini öğrenip doğru politikalar geliştirebilir.

Ülkedeki entellektüel yapıyı güçlendirir. Aydınların ciddi konular üzerinde tartışma ve çözüm önerileri geliştirmelerinin önünü açabilir..

Kürtler arası düşmanlıkları değil , dostlukları öne çıkaran . Farklı düşüncelere, liderlerine , farklı statü taleplerine saygılı olan bunları özgürce tartışan bir oluşuma ihtiyaç var.

-Birde şunu hatırlatmakta yarar var. İstediğin kadar yeni oluşum kur. Şayet gücün yoksa kimse seni ciddiye almaz. Özellikle siyaset yaptığın coğrafya , Ortadoğu ise

Orta doğuda ya çok ciddi bir nicel gücün olacak yada çok etkili bir silahlı gücün olacak ki ciddiye alınabilesin. Yoksa istediğin kadar doğruları söyle , ne halk ne dünya seni ciddiye almaz.

-Şu güç meselesi konusunda bende bir şey demek istiyorum. Bakınız TC sürekli PKK ile savaşıyor.

Peki PKK, devlet istemiyor , ama devlet neden saldırıyor?. Son terörist kalıncaya kadar savaşacağını söylüyor. Veya şöyle diyeyim devlet federasyon ve bağımsızlık isteyenlere karşı neden sessiz kalıyor.

-Bence cevabı çok açık ve net. PKK halkla bağı olan Kürdistan’ın bütün parçalarında silahlı , güçlü bir örgüt. Devlet onun düşüncelerinden çok halkla olan bağından korkuyor. Federasyon ve bağımsızlık isteyenlere yönelmemesinin nedeni bu kesimin düşüncelerine saygısından veya demokratlığından değil, onların yeterli bir nicel güçleri olmadığından dolayı şu an kendisi için bir tehlike görmüyor ve bunlara yönelmiyor. Şayet bu partilerde halkı harekete geçirecek bir güce ulaştıkları vakit devletin bütün şiddetine uğrayabilirler.

Şurası büyük bir gerçek ki batı standartlarıyla tanışan bunu bir yaşam biçimine dönüştürebilen yeni bir kuşağa ihtiyacımız var.

-Aslında bu yeni kuşak çok uzağımızda değil. Bizim kuşağımızın çocukları çok iyi okullarda okudular. İyi okulları bitirdiler. Ama bunların tamamına yakını aktif siyasetin dışında.

Hiç kimse bu eğitimli kuşağın düşüncelerini ,beklentilerini, özlemlerini sorgulamıyor.

- Haklısın çünkü tartışmalar genelde hep diğerinin yanlışları üzerinden yapılıyor. Kimse kendi siyasi hareketinin yanlışlarını başarısızlığını sorgulamıyor. Söylemlerde kalite olmayınca işin içinden çıkılamıyor. Sorgulama kültürümüz yok gibi. Farklı bir şey düşünmek suç gibi algılanıyor. Benim gibi düşünüyorsan iyisin .Farklı düşünüyorsan kötüsün. Olumlu yapıcı eleştiriler bile tepkiyle karşılanıyor. Şöyle ki bu günkü ortama bak Kürt toplumunun tartışma konuları inanılır gibi değil , seviye yerlerde sürünüyor.

Kürtlerin devlet kurması doğrumu? Yanlış mı?

Karısız kocasız yaşam olur mu ? olmazmı?

Bir Gerilla kaç Peşmerge eder?

Bir Peşmerge kaç Gerilla eder.?

Yok senin liderin şöyle. Yok benim liderim böyle. ..peşi sıra, ajan ...hain….satılmış……Rantçı………

İşte bugünkü entellektüel seviye bu

Halbuki tartışılacak ve çözülmesi gereken o kadar çok sorun var ki.

Silahlı mücadele, Bugünkü konjüktöre uygun mu değil mi?

Güney Kürdistan , bağımsız devlet statüsü kazanırsa diğer parçalarda ve Orta doğuda ne tür gelişmeler yaşanabilir.

Rojava’da olası bir federal yapı sonrası dengeler nasıl değişebilir.

Türkiye de siyasal İslam kurumsallaşırsa gelişmeler nasıl olur?

Türkiye’nin Nato’dan çıkarılması ve AB den dışlanması sonucu ne tür gelişmeler yaşanabilir.

Bu tür konuları hiç kimse araştırmıyor, tartışmıyor.

-Bence de asıl önemli olan çözüm üretme konusunda alternatif sunulmuyor.

Bu halk nasıl bir statüde yaşamak istiyor?

Kürdistan’da yaşayan yerleşik halkın tercihi nedir?

Kürt nüfusunun üçte biri batı illerinde yaşıyor. Bunların tercihi nelerdir. Gelecekte nasıl bir statüde yaşamak istiyorlar?

Seçimlere iki yıldan az bir zaman kaldı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri, yerel seçimlerde , genel seçimler de nasıl bir politika izlenilmeli?

2019 seçimleri çok önemli özellikle de cumhurbaşkanlığı seçimi çok önemli.

-Bence Kürtler blok olarak davranabilirlerse, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kilit rol oynayabilirler.

Kürtler cumhurbaşkanlığı seçiminde herkesi toparlayacak bir aday ile AKP deki Kürtler’ide etkiliyebilirse yüzde on beşlere ulaşabilir. Seçimlerde büyük ihtimal üç aday üzerinden bloklaşma yaşanacaktır.

AKP , mhp ,cemeatler, cihatçılar

CHP Kemalistler , ulusalcılar ,

Kürtler , Aleviler, Demokratlar

Son referandum baz alınırsa Mevcut kutuplaşmaya göre İlk turda başkan seçilemez . iki aday ikinci tura kalır.

Erdoğan ve CHP nin desteklediği aday.

İkinci turda Kürtler Seçim dışında kalır. Ama destekleyeceği aday seçimi kazanabilir.

Desteklemede pazarlıklar sonucu olur.

Kürtler kendi gelecekleri için şeffaf akılcı bir politika izlerse Kürt dili, demokratik dönüşümler, AB üyeliği için gerekli yasal değişiklikler, seçim barajı, Uluslar arası kurallara göre bir barış süreci gibi konularını pazarlık yaparak istediğini elde edebilir.

-Tamamda , pazarlık yapabilmek için yüzde on beşleri bulmak gerekli , bu başarıyı yakalayabilecek Aday seçimi de çok önemli . Gerçekçi olmak gerekirse şu an itibarıyla Kürtlerin büyük çoğunluğunun üzerinde uzlaşabileceği en iyi isim bence Selahattin Demirtaş’tır.

-Biliyorsunuz ki aday olabilmek için partinizin son seçimde yüzde beş oy alması gerekir.

Kürtlerde sadece HDP in aday gösterme şansı var . Bu arada bağımsız aday içinde en az yüz bin imza gerekiyor.

-Evet bence de Demirtaş , liderlik kriterleri açısından önemli bir figürdür. Avrupa da, ABD de bile iyi bir popülariteye sahiptir. Yasal durumu aday olmaya engel değilse aday gösterilmesi halinde yüksek oy alabilir. Demirtaş’ın mağdur durumda olması ayrıca avantajdır. Ayrıca 2019 a kadarki süre zarfında güney Kürdistan bağımsız olursa, Rojavada federasyon temelleri atılırsa Kürt oyları patlama yaparak yüzde yirmileri rahat aşar.

-Ben farklı düşünüyorum, Hükümet Demirtaşı, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerde devre dışı bırakmak için tutuklattı. Seçimlere kadar tahliye olması mümkün görülmüyor. Adaylığını da önlemek için KHK ile bir gecede yasa çıkarır ve devre dışı bırakır. Kürtler hükümetin bu tür hamlelerine karşı hazırlıklı olmalı Kürt toplumunun uzlaşabileceği herkesi toparlayabilecek aday arayışlarını da sürdürmelidir.

--Bence bu işler kolay olmayabilir. Bir defa koşullar eskisine göre daha zor.Türkiye’nin şu andaki durumu, devletin yapısı, Erdoğan faktörü işleri zorlaştırabilir.

Bir defa tek adam rejimi var. Adalet , Hak , Hukuk diye bir şey yok. Polis , Ordu tamamen AKP nin denetiminde , bunla yetinmeyerek silahlı milis gücü oluşturuluyor. Meclis bile işlevsizleştiriliyor. OHAL ın kalkacağı yok. Belediyelerde Kayyumcu lar halkın değerlerine saldırıyor. Tüm kazanımları yerele bir ediyor.

Vekillere ceza üstüne ceza veriliyor. Sabah gözaltı, Akşam tahliye, bir gün sonra tutuklama . Çok büyük bir itibarsızlaştırma politikası yapılıyor. Ve bu politikaya karşı hiçbir karşı hamle yapılamıyor.

-Bakın bir yıldan fazladır sokağa çıkma yasakları var. Nerdeyse her gün güney Kürdistan savaş uçakları tarafından bombalanıyor. Afrine sürekli top atışı yapılıyor.Güney Kürdistan da referandum yapılmaması doğrultusunda tehdit vari açıklamalar yapılıyor . Mecliste Kürdistan demek bile suç kapsamına alındı. Kürdistan Demokrat Partisinin kuruluş dilekçesi bile alınmadı. Bu uygulamalar önümüzdeki sürecin Kürtler açısından çok zor olacağının işaretleridir

Bütün basın AKP nin kotrölünde, Tüm üniversiteler reise biat etmiş.

Muhalif olmak büyük suç. En küçük bir itiraza terörist , muamelesi yapılıyor. İşten atmalar, tutuklamalar. Avrupa birliği ile , Nato ile ciddi problemler, batı dünyasından hızla uzaklaşma, seçimlerde YSK eli ile hile. Siyasal İslam ‘ın kurumsallaşması hız kazanıyor. Yani kısacası demokratik mücadele şu aşamada dünden daha zor.

-Bence de çok zor . belki katılmazsanız. Referandum oylamasında hile konusunda çıraklık döneminde olmasına rağmen kazanmasını bilen bir yapı, önümüzdeki seçimlerde daha da ustalaşacaktır.

Her türlü anti demokratik uygulamalara rağmen , seçimleri kaybetmesi durumunda bile yenilgiyi kabul etmeyerek iktidarı vermeyebilir.

Gerekçe olarakta muhalefet hile yaptı. Teröristler silah zoruyla seçime müdahale ettiler diyerek seçim sonuçlarını tanımayabilir.

AKP nin iktidarı vermesi durumunda bugün muhaliflere yapılanların kat be kat kendisine yapılacağını biliyor. Birde bunun Uluslararası ayağı var. İktidarı vermesi demek kendi iktidarları döneminde yapılan özellikle hendek olaylarındaki toplu katliamlardan , İŞİD in yaptığı intihar eylemlerinden tüm hırsızlıklara, anayasayı ihlallere , uluslar arası arenada İran ambargosunu delmeden, İŞİD ve EL kaideye gönderilen silahlardan ve finansal destekten dolayı büyük cezalarla karşılaşacağını biliyor.

Ve Yakın geleceğin çatışmalı bir sürece evrilmesi beklenmelidir.

-Haklısın zaten AKP nin bugünkü politikalarına bakarsak önümüzdeki günlerde yapacağı hamleleri görebiliriz.

İnsan hakları aktivistlerinin bile tutuklandığı bir yerde demokrasi mücadelesi imkansızlaşır.

Peki bunu neden yapıyor? Bu hamleyi yaparken ABD den Ve AB gelecek tepkileri bildiği halde neden yapıyor?

-Tek nedeni var hedeflediği Cumhurbaşkanlığı , genel ve yerel seçimleri ne pahasına olursa olsun mutlak olarak kazanmak. Bunun için Muhalefeti ezebildiği kadar ezmek, toplumu korkutmak, bunu demokrasi koşullarında yapamayacağı için , demokrasiden uzaklaşarak yapabileceğini biliyor.

ABD ve AB den ,NATO dan uzaklaşarak hiçbir denetime tabi kalmadan istediklerini yapmak istiyor.

Dışta zaten NATO ve ABD ve ABD politikalarına aykırı davranıyor.

İçte otoriterleşen iktidar , dış politikada da saldırganlaşıyor. Dış politikasının temelini Kürt karşıtlığı üzerine inşa ediyor. Rojava’da Cihatçılarla birlikte Kürtlerin statü kazanmaması için her yolu deniyor. ABD engelini aşabilirse her türlü riski alıp Rojava’ya girebilir.

-Bence ABD engelini aşamaz. ABD , Türkiye’nin bütün baskılarına karşı direndi. Kürtleri terk etmedi.

ABD nin Suriye deki en iyi müttefiki Kürtler. ABD, Suriye’de var olmak istiyorsa ki istiyor ,Kürtler dışında bir seçeneği yok.

Aslında Orta doğuda kartlar açık oynanıyor.

ABD, Kürtlerle

Ruslar, mevcut rejimlerle

Türkler, cihatçılarla kendilerine alan açmaya çalışıyorlar.

Kürtler, ABD ve müttefikleri ile işbirliği sonucu Güneyde Bağımsızlığı Rojava’da federasyon statüsüne kavuşacaktır.

Bölge ülkelerinin aralarındaki çelişkileri bırakıp Kürtlerin statü elde etmemesi için nasıl bir araya geliyorlarsa

Kürtlerde güneyde bağımsızlık , Rojava’da federasyon hedefleri etrafında birleşmelidirler.

-Bence kırılma noktası Güney Kürdistan olacaktır.

Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı, sömürge statüsünün parçalanması demektir.

Kürtlerin devlet olarak Birleşmiş Milletlerde temsili ulusal birliği pekiştirir.

İlk etkisi Rojava’da olacaktır. Bakmayın siz Suriye rejiminin ve bölge ülkelerinin federasyonu kabul etmeyiz çıkışlarına.

Rejim ve bölge ülkeleri fazla direnç gösterirse bağımsızlık bile gündeme gelebilir.

ABD ve mütefikleri Orta doğuda seküler yaşamı tercih eden, Cihad’çılara karşı savaşan , demokratik değerleri arzulayan petrol zenginlikleri olan Kürtlerin gelişip güçlenmesini devletleşmesini çıkarlarına uygun görüyorlar.

ABD , Erdoğan’ın İslam dünyasındaki liderlik hayallerini gördü. Türkiyen’in bölgeyi dizayn etme , demokratik değerlerden uzaklaşan ,İslami yaşam biçimini hedefleyen bir yönetim biçimini bölge açısından sorunlu görüyor.

-Bende Sonuç olarak kısa ve öz olarak şunu söyleyebilirim. Devletin bugünkü ve yakın gelecekteki politikası, daha çok otoriterleşme, batı değerlerinden uzaklaşma, siyasal İslamı hayatın her alanında etkin kılma, ve en önemlisi Kürtlere hiç bir statü tanınmamasıdır.

-Ama , Kobani olayını unutmamak lazım. Bütün parçalar daki tüm ulusal güçler birlikte hareket ederek , batı ülkeleri ile birlikte İŞİD e karşı tarihi zafer kazandı.

Demek ki birlikte ve batı dünyası ile beraber olmak, başarının şifresi oluyor.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
11058 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:12:29:07
x