Siyasi Felaketten Deprem Felaketine !

Ankara yönetimi, yirmi yıldır yaptığı gibi bu deprem felaketinde iktidar amacı için kullanacak gibi görünüyor. Erdoğan, zaten şimdiden OHAL kararıyla asıl niyetini açıkladı. Her şeyde olduğu gibi deprem ile ilgili haberlerde Erdoğan’ın emir ve açıklamasına uygun veriliyor. Resmi yalan haberler kanaldan kanala bir ezber gibi aktarılıyor. Yüzlerce şehir ve yerleşimde tam bir insanlık trajedisi yaşanıyor. Ortada normal bir devletin olmadığı son deprem felaketiyle daha net görülüyor. O binaların kum yığını haline gelmesini Allah’ın emri olarak açıklayan Ankara yöneticilerinden hesap sorulmalı.

Mehmet Kobal

09.02.2023, Per | 09:03

Siyasi Felaketten Deprem Felaketine !
Makaleyi Paylaş

Türkiye’nin, Kuzey Kürdistan merkezli deprem felaketi bütün Kürdistan coğrafyasından Arap yarım adasını sarstı. Jeoloji mühendisine göre Türkiye’nin Suriye, Rojava işgalinden bu yana kara ve havada bombaladığı bölgelerin Efrin, İdlib, Halep vb. yerleşim yerlerin yarı yarıya yıkılması ve binalarda çatlakların oluşmasından tahrip olan birçok yerleşim 7,7 şiddetindeki ilk depremle birlikte enkaza dönüşmesinde etkili olduğunu belirtiyor.

Yaşanan depremin diğer bir nedeni ise Erdoğan'ın, siyasi felaket politikasıdır. Malatya, Maraş, Pazarcık, Elbistan, Adıyaman, Urfa, Diyarbakır vb. Kuzey Kürdistan yerleşimleriyle birlikte Hatay, İskenderun ve çevresinde Hükümetin kontrolsüz ve çıkar amaçlı ihale ve yapılaşmada kullanılan üçüncü sınıf kalitesiz inşat malzemelerin elden ele pazarlanarak rastgele kâr hesabıyla kullanılması yaşanan deprem yıkımından etkili oldu.

Anlayacağınız tek adam rejimin, vurgun işgal, savaş ve siyasi felaketinden sonra birde doğal afet vurdu. Deprem uzmanı, Savaş Karabulut. Afat müdürün yaşanan depremle ilgili bilgilendirildiği ve kendisininde deprem uzmanlığından dolayı bildiği fakat hiçbir önlem alınmadığını açıkladı. İnsan hayatını hiçe sayan Erdoğan rejimi, enkaz altında can çekişen, soğukta donarak ölen bu insanlık trajedisini ve deprem felaketini de iktidar amacı için kullanmak için her şeyi emrine bağlayarak yıkım ve ölümleri çoğaltıyor.

Ankara yöneticilerin her yere yardım gidiyor bütün önlemler alındı propagandaları kendi imkânlarıyla enkaza müdahale eden halk ve soğukta donanların görüntüleriyle yalanlanıyor. Erdoğan, utanmadan öldürdüğü 'terörist' sayısı gibi battaniye, çadır sayısı veriyor. Bu nasıl bir vatanseverliktir ki, siz saraylarda vatandaş enkaz altında imdat çığlıkları atıyor? Asıl korkunç olan İsimlerini, telefonlarını veren vinç operatörlerine rağmen ve bazı yurttaşların, Hatay gibi deprem bölgelerine yollamak için kiraladıkları vinçlerin hükümetin emri doğrultusunda olmadığı gerekçesiyle güvenlik güçlerince engellenmesi.

Ayrıca sınırsız doktorlar birliği, humaniter kuruluşlar ve çok sayıda sivil toplum örgütlerin halkla birlikte götürmek istedikleri yardımlar-da hükümete bağlı organize edilmediği gerekçesiyle depremzedelere zamanında ulaştırılmasının engellenmesi sonucu binlerce insanın enkaz altında donarak ölümüne sebep olması. Bu dondurucu havada enkaz altında can çekişen insanlarımız kurtulmak için Erdoğan'ın emrini mi bekleyecek?

Hatay'da binlerce insanla birlikte kızıda enkaz altında kurtulmayı bekleyen Sanatçı, Orhan Aydin, telefonla katıldığı TV. haber kanalında ağlamaklı bir ses tonuyla ''vinç istiyoruz, vinç bekliyoruz'' çığlığı enkaz altında kalanların trajedisini gözler önüne seriyor

Malatya'da 30 yıldır devlete hizmet ettiğini ağlayarak anlatan bir öğretmen 'şu an 58 kişi 2 gün 2 gece olacak enkaz altındadır'. diyor. Bu nasıl bir devlettir diye isyan ediyor. Adıyaman'da dört çocuğundan üçü enkaz altında kurtulmayı bekleyen bir kadın ''ben bir anneyim enkaz altında çocuklarımın sesini duyuyorum soğukta donarak ölüyorlar. Devlet yok mu diye feryat ediyor. Gene Adıyaman'da diğer bir genç kadın; ''annem, babam ve akrabalarım enkaz altında fakat hiçbir devlet yetkilisi, afat ekibi ve enkaz kaldıracak bir araç gönderilmedi'' diye ağlıyor.

Hatay depreminden enkaz altında kurtulan Özge Tosun, telefonla bağlandığı tv. Kanalına durumun aciliyetini yetkililere anlatmamıza rağmen hepimizi kaderimize terk etmişler diyor. Bir diğer depremzede, Çağla Demirel, anne ve babasıda dahil dokuz aile fertleriyle birlikte onlarca ailenin göçük altında iş makineleri ve kurtulmayı beklediğini fakat bütün telefon ve çabalara rağmen yardımın gelmediğini açıklıyor.

Maraş’ta diğer bir depremzede Seher Pakyürek, yakınlarıyla birlikte enkaz altında imdat diye bağıranlar var fakat halen müdahale edilmedi ve yıkılmış onlarca binaya daha hiç dokunulmadı diye isyan ediyor. Elbistan'da enkaz altında kurtulmayı bekleyenlerin akrabaları dışarda tutuşturdukları ateşin başında sabahlayarak iki geceden beri devlete ait hiçbir yardımın gelmediğini ve kasıtlı bir ayırımın deprem felaketinde bile yapıldığı herkes tarafında görüldüğünü açıklıyor.

Elbistan'da bir binada 46 kişi enkaz altında 'bizi kurtarın' diye çığlık atıyorlar. Onlardan biri dışarda olan kardeşiyle telefonla yardım istiyor. Kardeşi ise çaresizlik içinde iş makinesi ve yardım ekibini beklediğini açıklıyor. Halk, enkaz altında. İnsanlar 'Çığlık sesleri geliyor, fakat devlet yardımı gelmiyor.' diye isyan ediyor.

Diyarbakır'da enkaza ilk müdahale halkın oluşturduğu amatör ekiplerce gerçekleştiriliyor. Halkın ortak çabasıyla elde edilen iş makineleri ve araçlarla enkaz altında kurtulanlar oldu. Ancak profesyonel ekibin gecikmeli gelmesi can kaybını artırdığı ve binlerce insanın halen dondurucu soğukta dışarda aç susuz yardım beklediği trajik görüntülerle birlikte yerel kaynaklarca paylaşılıyor. Diyarbakır'da enkaz altında kurtarılanların ezici çoğunluğu halkın kendi imkânlarıyla başarıldı. Ayrıca o ''Allah ekber'' diye bağıranlarda AKP'nin halk arasında görevlendirdiği İslamcı çeteleri olduğu ve resmi açıklamaları yalanlayanları-da tehdit ettikleri belirtiliyor.

Adıyaman'da bağlanan bir yurttaş, binaların yüzde ellisi ile birlikte bütün köprü ve yolların yıkıldığını, karada ve havada devletin hiçbir yardımının yapılmadığını açıklıyor. Bazı binalara iş makinesi olmadığı için enkazı kaldıramıyoruz. diyor. 3. gündür yardım çığlıklarımıza kulak verilmiyor. Devlet açıkça ayırım yapıyor. Cenazeler sokaklarda, hepimiz aç, susuz bir şekilde soğukta kendi imkanlarımızla enkazda insanları kurtarmaya çalışıyoruz. diyor.

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Maraş merkezli depremlerden ağır etkilenen kentlerden olan Hatay’da 2 binin üzerinde binanın yıkıldığını'' ancak “Yıkılan yerlerin, ancak yüzde 2-3’üne ulaşabildik” diyor. Urfa’da enkaz altında kurtulmayı bekleyen beş kişilik ailenin ölü bedenleri çıkarıldı. Maraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremlerde bilanço gittikçe ağırlaşıyor. Ankara yöneticileri, ölenleri parça parça vererek halkı ölüme alıştırıyor. Erdoğan Maraş'ta kişi başına 10 bin lira ile susturma rüşveti teklif ediyor. İnsanlar can derdinde, Tüccar para derdinde...

Maraş, Elazığ, Antep, Urfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Hatay ve Malatya da göçük altında kalanların çığlıklarına rağmen devlet müdahale etmiyor. Deprem Suriye/Rojava bölgesinde; Efrin, Halep, Hama, vb. sahalarda‘da etkili oldu. Rojava Kürdistan’ı ve Suriye'de ölü sayısı 3 bine yakın olduğu açıklanıyor. Binlerce insan enkaz altında kurtulmayı bekliyor.

Malatya’da Emine Tuşak bir dairenin merdiven katında on beş kişi göçük altında 2 gün 2 gecedir kurtulmayı beklediğini telefonla bağlandığı tv.ye anlatıyor. Ayrıca Malatya Doğanşehir’de onlarca kişi enkaz altında kurtulmayı beklediği çığlıklarla bağırıyorlar. Erdoğan, bu çığlıkların dışarıya ulaşmasını engellemek için İnternet ve sosyal medya erişimini kilitledi... Bu şu demek oluyor: enkaz altında kalan on binlerce insandan umudunuzu kesin.

Eğer bu yasak devam ederse yapılacak tek şey toplu olarak isyan etmektir. Erdoğan yalan haberlerin açığa çıkmasını bu şekilde önleme çabasına girmiş. Çünkü deprem haberlerini kendisi verdikten sonra yardımcıları ve basın, yayın medyası aynisini papağan gibi tekrarlayarak halkı yanıltıyor. Erdoğan yönetimi, devlet imkânların dörtten birini seferber etseydi ve insanları öldürürken gösterdiği eforu, yaşatmak için gösterseydi enkaz altındaki insanların imdat çığlığı üçüncü günde son bulacaktı.

Eğer sizde bir parça insanlık sevgisi kalmışsa neden saraylarınızı ve çevrenizdeki zengin ortaklarınız olan MUSiAD’ın’ yüzlerce salonlarını kapalı sahalarını ve TOKİ’nin satılığa hazır binlerce binalarını depremzedelere açmıyorsunuz? Bu nasıl bir ‘seferberliktir ki, ülke genelinde on binlerce boş bina, salon spor tesisleri ve kapalı sahalara rağmen insanlar aç, susuz ve soğukta donarak can veriyor? Neden uluslararası yardımların; 15 devletin devasa yardımları ve hükümet dışı kuruluşların, sivil toplum örgütlerin ve halkın yardımları hükümetin kararına bağlanarak tek merkezde yönetme adı altında zamanında ulaştırılması engelleniyor?

Görülen o ki, yüz yıllık vizyondan söz eden Recep efendi enkaz altında kurtulmayı bekleyen on binlerce insanın dramını Allaha havale etmiş. Bu nasıl yüz yıllık devlettir ki, enkaz altındaki ikiyüzbine yakın insanı kurtaramıyor ve halen yüzlerce ilçe ve yerleşimlerde yaşanan ölüm ve hasarı tespit edemiyor? Sormak gerekir onlarca iha, siha ile Kürdistan coğrafyasını bombalayan cehenneme çeviren Ankara yönetimi, neden ayni iha, siha’larla deprem bölgelerini tespit edip kamuoyu ile paylaşmıyor?

İnsan öldürmeye gelince ‘bir gece ansızın gelebilirim’ barbarlığıyla binlerce insanın öldürülmesi için devletin bütün imkânlarını seferber ediyorsun. Ama enkaz altında kurtulmayı bekleyen insanlar için ayni imkânları neden seferber etmiyorsun? Anlaşılan diktatörler için öldürmek yaşatmaktan daha kolay oluyor.! Bu duygusuzların ne pahasına olursa olsun yönetme mantığı dehşet vericidir. İnsan hayatı üzerinde bu denli pervasızca politika yapanların nasıl bir ruh haline sahip olduklarını anlamaktan güçlük çekiyorum.

Ankara yönetimi, yirmi yıldır yaptığı gibi bu deprem felaketinde iktidar amacı için kullanacak gibi görünüyor. Erdoğan, zaten şimdiden OHAL kararıyla asıl niyetini açıkladı. Her şeyde olduğu gibi deprem ile ilgili haberlerde Erdoğan’ın emir ve açıklamasına uygun veriliyor. Resmi yalan haberler kanaldan kanala bir ezber gibi aktarılıyor. Yüzlerce şehir ve yerleşimde tam bir insanlık trajedisi yaşanıyor. Ortada normal bir devletin olmadığı son deprem felaketiyle daha net görülüyor. O binaların kum yığını haline gelmesini Allah’ın emri olarak açıklayan Ankara yöneticilerinden hesap sorulmalı.

Erdoğan'ın, 21.yüzyılda halen halkı ''Allah’ın emri, kader'' gibi saçma sapan çağ dışı dini söylemlerle inandırma çabası, yaptığı hırsızlık ve insanlık suçlarından dolayı kendi çevresinde bile inandırıcı bulunmuyor artık. Milyarları götüren saray rejimin duble yolları, insan hayatı pahasına yaptırdıkları binaların kibrit kutusu gibi yıkılması enkaza müdahaleyi zorlaştırdığını açıklaması, devletinde enkaz altında kaldığının itirafı oluyor. İnsanlarımızın acısını paylaşıyorum. Yakınlarını kaybeden insanlarımıza sabır diliyorum. İnsan hayatını kurtarmak için seferber olanlar güzel insanlardır. Bizde yayınlarımızla sesiniz olmaya devam edeceğiz

Mehmet Kobal,

[email protected]

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

3302 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:12:15:26

Mehmet Kobal

Yazarın Önceki Yazıları

Hubris Sendromu Nedir ? Türkiye Seçimini, Kürd Siyaseti Pusulasını Kaybetti Türklerin Seçimi ve Kürdler - III Türklerin Seçimi Ve Kürdler - II Türklerin Seçimi ve Kürdler-1 Newroz Piroz Be - Newroz Fîrazbo Hergün Kadınların Günü Olsun. Türkiye’nin Gidişatı, Seçim mi ? Darbe mi Öngörüyor ? Ankara Seçim Planını Kürdler Üzerinde Kurguluyor Paris-Ankara Çelişkisi ve Kürd Katliamları ! İran'da Ne Olacak, Diktatörler 'Başaracak' mı? Geçmişle Geleceği Öldüremezsiniz...! İşgal ve Saldırganlık Ankara'nın başını yiyecek Türk ve Fars saldırganlarını durdurun. Ankara, Nato blokajından çark etti İşgal ve Talan Cumhuriyeti Medya ve Sosyal Medyanın Önemi Kürdlerle Savaşıyor, Rusya'ya 'Arabulucu' Oluyor! Ankara’nın Hayal Edemediği Ayağına Geldi Newroz Piroz Be! Kirli Siyasetin Sefaleti Ecevit'ten Erdoğan'a 'Demokrasi' Kürdler Avukatını Unutmayacak 'Helalleşme' Değil Yüzleşme Olmalıdır Türkiye, Suriye ve Rojava'da kaybetti Yüzyıllık Türk-Kürd Savaşın 'Çözüm' Raporları 'Kolunuzu, Bacağınızı Kopracağım' Dersim Gittikçe Kürtleşiyor ! Savaşın Kaçınılmaz Sonuçları Çanlar Kimin İçin Çalıyor ? Sakine'yi Anlatmak Zor Kürdistan'da Neler Oluyor? Korku Rejimi Çöküşünü Yaşıyor Stratejisiz Savaş ve Barış Politikası! Coronavirüs ne hatırlattı? Türkiye, Suriye'de neyin savaşını veriyor? Zozolar Bitirildi, Lololar Kaldı. İran Rejiminin Kara Kutusu Kasım Suleymani! ABD ve Rusya Türklerle Ne Yapmak İstiyor? Tahir Elçi Öldürüldü, Sur Yıkıldı, Diyarbekir Sustu Güvenli Bölge Basıncı ve Ankara zirvesi! Siyasetin Sefaleti ve Açlık Grevleri Ütopya Nedir? Türkiye düşmansız yönetemez! Siyaset Niçin Yapılır ? ABD ve Rusya Ne Yapmak İstiyor? Sessizlik Savaş Malzemesidir ! Dünya Devletlerinin Kürdistan Hesabı ! Acem Diplomasisi ve Kerkük İşgali! Acem Kılıcı ! İran ve Türkiye'nin Çıkmazı! Yüzyıllık Sykes-Pkot Esareti ve Bağımsızlık Referandumu ! Neden Güvenli Bölge ? Türkiye Demokratikleşir mi? Kürdistan Hava Kuvvetleri ! Koalisyon Güçlerinin Ankara Ayarı ! Kürdler olmazsa Türkiye Ne Yapacak ? Şengal, Kürdlerin Birlik Sembolü Olmalıdır Ateşkes ve çözüm arayışı ! Ateşkes Hazırlığı Türk Kolonyalizmi ! Despotizm ! Cihata açılan kapı! Said'lerin Bağımsızlık Çağrısı ! Musul Kimin Yurdu ? Ortadoğu Jeopolitiği ve Cepheler Savaşı 11 ayda yedi bin insan öldüren AKP çözüm istiyor! Tarih nasıl çarpıtılır? Otoriteryanizm ve Kürd Sorunu Erdoğan'ın Türkiye'si Nereye Gidiyor? İşgalin Kendisi Terörizmdir! Sabrımızı Taşırmayın! Türkler Kürdlerin katili olmayı redetmelidir Son Altı Ayda Kaç Yüz Kürd Öldürüldü? Kürd Halkının Sesi, Tahir Elçi Susturuldu! Savaş siyaseti yönetemez! 'Nankör IŞİD' Operasyonu ve Kürdler Hdp'in Barış Mitingine Ankara'dan Bomba ! Kürtlere Karşı Etnik Bir Savaş Yürütülüyor 'Kürd Millet Mesajı' Doğru Okunmalıdır Kürd Milleti Bağımsızlığa Yürüyor İran Rejimi Her Saniye Suç İşliyor Kadına Bakış Nasıl Olmalı ? Dünyanın en güzel şeyi bağımsızlıktır. Tanrıları Nasıl Yarattık? Kuzey Kürdistan Kimin İşgali Altındadır? ''İslam'' Faşizmi Kuşatılmışlık Kürd Devletiyle Aşılacaktır ! Ulusal Kazanımlar Devletsız Korunamaz. Hamidiye Alayları (Bejikler) Rojava ve Ulusal Kimlik ! Siyasi Temsilin Anahtarı Ulusal Bağımsızlıktır. Cenevre 2 ye Kürd'ler Neden Çağrılmadı ? Kürdistan ve Önderlik Sorunu !
x