Yaş 83…*

Bu yazı, 7 Ocak 2022’günü, İBV’nin kuruluşunun onuncu yılı kutlamasında yapılan konuşmanın güncelleştirilmiş bir versiyonudur.

İsmail Beşikci

17.01.2022, Pts | 07:41

Yaş 83…*
Makaleyi Paylaş

1940’ların sonlarında 7-8 yaşlarında bir çocuktum. O dönemlerde, aileler çocuklarına, sokaktan, mahalleden izinsiz ayrılmamamız gerektiğini sık sık hatırlatırlardı. Bağlarda, bahçelerde yamyamların dolaştığı, yamyamların yakaladıkları insanları kazanlarda kaynattıkları suyun için attıkları, pişirdikleri, yedikleri anlatılırdı. Kızılbaşların yakaladıkları çocukları torbalarına doldurup götürdükleri, saç üzerinde kızarttıkları söylenirdi. Bu korkutmalı anlatımlar özellikle biz çocuklar üzerinde çok etkili olurdu. Herkes birbirlerine, mahallede, sokakta, yamyamlardan, kızılbaşlardan vs. söz ederdi. Bazan ortalıkta, çok mübalağalı söylentiler de dolaşırdı. Falancanın, falan-filan derebaşında yamyamlarla karşılaştığı, onlardan kurtulmak için ne marifetler yaptıkları o kişiye duyulan hayranlıkla konuşulurdu.

Okulların da tatil olduğu sıcak bir yaz gününde, sokakta oynarken, arkadaşlardan biri ‘Boşçakavak tarafına gidelim, orada kuş avlayalım…’ , şeklinde bir öneri ortaya attı. Birkaç arkadaş daha bu öneriyi destekledi. Sonra, hep birlikte, toplanıp, kimselere haber vermeden, Boşçavak’a doğru yollandık. Ali, Kemal, Mehmet, Hüseyin, Cafer, Seyid, Mesut, Yaşar, Ahmet, Halid, Küçük Hüseyin, Küçük Mehmet, 12-13 çocuk vardık. O dönemde, bizim mahalle ile Boşçakavak Deresi arasında 2 km. kadar mesafe vardı. Yol, doğal olarak, inişli çıkışlı bazen genişleyen, bazen daralan toprak bir yoldu. O yıllarda, Elekli, Bağözü, Oluklu, Musular, Çağılardı yörelerine gidebilmek için de, Boşçakavak Deresi’ni geçip, dağları, tepeleri aşmak gerekirdi. Derenin her iki tarafında da üzüm bağları vardı. Bağlarda, kayısı ve zerdali ağaçları da çoktu. Boşçakavak susuz bir dereydi. Kuşburnu çalılıkları arasında serçeler yuva yapmıştı. Kargalar, saksağanlar, çoktu. Gökyüzünde durmadan akbabalar dolaşırdı. Çalılıkların dibinde kertenkeleler, yılanlar akar giderlerdi. Tosbağa dediğimiz kaplumbağalara her tarafta rastlanırdı. Çalılıkların dibinde, durmadan karıncalar kaynaşırdı. Çalılıklarda kuş yuvaları, yuvalarda kuş yumurtaları sık sık görülürdü.

Derede bir aşağı bir yukarı dolaşırken, kuşlara, kuş yuvalarına sataşırken birdenbire bizim sokaktan, Ahmet Emmi’yle karşılaştık. Ahmet Emmi’nin de Boşçakavak Deresi’nde üzüm bağı, bağda kayısı, armut ağaçları vardı. Oğlu da 12-13 çocuk arasındaydı. Ahmet Emmi bize çok kızdı. Bizi toplayıp bağırmaya-çağırmaya başladı. ‘Neden buralara geldiniz?’ ‘Kimden izin alarak buralara geldiniz?’ ‘ Ya sizi yamyamlar kaçırırsa…’ ‘Ya sizi kızılbaşlar torbalarına koyup götürürlerse…’ Biz çocuklardan hiç ses çıkmadı.

Ahmet Emmi, böğürtlen çalılıklarından iki çubuk kesti. Bizi sıraya dizerek, bu dikenli çalıdan tutmamızı istedi. Bu şekilde bizi bağlamış oluyordu. Yanında ip, ince urgan vs. olsaydı, şüphesiz onlarla bağlardı. Biz bu şekilde Boşçakavak Deresi’nden çıkarıp mahalleye, sokağa kadar getirdi.

Bizim sokakta, bulgur, keşkek dibeğinin etrafında kadınlar oturuyordu. Kadınlar, bizi bu şekilde görünce, ‘Nerelerdeydiniz, kimden izin alarak sokaktan, mahalleden ayrıldınız?... diyerek bize çıkışmaya, ‘İyi ettin bu feşelleri, yaramazları yakalayıp getirdin Ahmet Efendi…’ diyerek Ahmet Emmi’ yi övmeye başladı…

Ahmet Emmi Algısı

O gün Ahmet Emmi’yi ulaşılamaz, görkemli bir kişi olarak algıladım. O ses, o vücut yapısı, o yaş… O görkem karşısında, ben de öyle olabilir miyim, ben ne zaman öyle olabilirim gibi durumları tahayyül bile edemiyordum. 1950 lerin sonlarında, 1960’ların başlarında yaş konusunun bilincine vardığımda, Ahmet Emmi’nin o dönem 37-38 yaşlarında olduğunu farkettim.

Ben bugün 83 yaşındayım. 7 Ocak 2022’de 83 yaş tamamlandı, 84’den gün almaya başladım. Ama ben kendimi hiç görkemli hissetmiyorum. Herkes bana kolayca ulaşabiliyor. Daha önemlisi, başkaları da beni öyle algılamıyor. 12 sene kadar önce, İskilip’de bir akşam vakti, evde oturuyorduk. Oturduğumuz salon geniş. Çocuklar ortalıkta koşturup duruyorlardı. Onlardan birine, Hakan bana bir su versene dedim. ‘Amca’ dedi. ‘Sen suyun nerede olduğunu bilmiyor musun?’ Bana mutfağı, mutfaktaki masa üzerinde bulunan sürahiyi gösteriyor. ‘Mutfağa git suyu bul ve iç…’ dercesine. 8-9 yaşlarında bir çocuk. Büyük ağabeyimin torunu. Bu yeğenimin anası-babası o zamanlar 40 yaşlarındaydı. Onlara desem bu tür hizmetleri anında yerine getirirler. Ama çocukları yapmamak için diretiyor.

Yine o yıllarda, İskilip’de bir gazete almak için çarşıya gidecektim. Baktım tam bizim sokak kapısının önünde kadınlar oturuyor. Kimisi sebze ayıklıyor, kimisi pirinç ayıklıyor, kimisi dantel örüyor vs. Onları rahatsız etmemek için kapıdan dışarı çıkmadım. Sokakta oynayan çocuklardan birine bir gazete almasını rica ettim. Çarşı bizim eve çok yakın. 100, 150 metre ilerlediğiniz zaman, çarşıyı da buluyordunuz, gazeteciyi de… Benim sokak arkadaşımın torunu oluyor. O da 8-9 yaşlarında bir çocuk. O çocuğa gazete parası vermeye çalışırken, çocuk, ‘ben gitmem, ben oyundayım, oyunda çıkarsam arkadaşlar bir daha beni oyuna almaz…’ dedi.

Kapının önünde oturan kadınlar arasında bu çocuğun anası da vardı. O da oğlunu çekiştirerek, ‘oyun neymiş ulan… Çabuk İsmail amcanın dediği gazeteyi al gel…’ diye söylendi., O çocuk, ‘İsmail amca kendi gitsin gazetesini alsın, çarşı neki iki adımlık yol, ben oyundayım… demeyi sürdürdü.

Bu olayları, beni neden görkemli görmeyenleri eleştirmek için değil, sosyal değişimi, ruhsal değişimi göstermek için anlatmaya çalışıyorum. 1940’ların sonlarında, yukarıda sözünü ettiğim Ahmet Emmi, evden sokağa çıkıp çarşıya pazara yollandığında, biz çocuklar sokakta hemen bir kenara çekilirdik. Ahmet Emmi, sokağın ortasındaki ‘şu taşı kaldırın duvarın dibine koyun’, ‘’şu ekmek kırıntısını alın duvarda kerpiçlerin arasına koyun’ vs.. dediğinde, üçümüz dördümüz hemen koşarak bu istekleri yerine getirmeye gayret ederdik.

***

İki ağabeyim vardı. Biri 1921 doğumlu, biri 1930 doğumluydu. Ablam da 1936 doğumluydu. Bugün üçü de yaşamıyor. Ablam 1999’da vefat etti. 63 yaşındaydı. Ağabeylerimin ikisi de 81 yaşında vefat ettiler. Babam 1979’da vefat ettiğinde 79 yaşındaydı. Anam 1987 de vefat etti. 89 yaşındaydı. Büyük yengem, 1996 da vefat ettiğinde 83 yaşındaydı. Küçük yengem yaşıyor, 88 yaşında. Hasta. Evde oğlunun yanında kalıyor. Eniştem 2007’de vefat etti. 73 yaşındaydı.

İskilip’e gittiğimde, terminalde, beni küçük ağabeyim karşılardı. Otobüsten indiğimde, ağabeyim hemen valizlere sarılmaya çalışırdı. Eğer bir valiz varsa kendim taşırdım. Ağabeyimim taşımasına engel olurdum. İki valiz varsa birini ağabeyim taşırdı. Terminalden eve yürüyerek gelirdik 250- 300 metre civarında bir yol. Yol rahat, yoğun bir trafiği yok.

İki ağabeyimin de yetişkin oğulları vardı. Bir ara Karayollarında yol yapım işlerinde çalışmışlardı. Onlar da zaman zaman, Çorum’dan, Ankara’dan başka şehirlerden İskilip’e dönerlerdi. Onları da terminalde babaları karşılardı. İkisinin de, bir de olsa, iki de olsa daha fazla da olsa, valizlerini babalarının taşıdığını farkettim. Birgün onlardan birini, Valizlerini neden kendin taşımıyorsun, neden babana taşıtıyorsun, diye eleştirmiştim. ‘Babam kaptı, vermedi. Zaten 250 metre yol, ne olacak…’ demişti.

Yeğenler, arkadaşları onları görüp ‘hamal gibi valizlerini taşıyor’ demesinler diye öyle yapıyorlardı. Ama valizlerini babalarının taşımasından rahatsızlık duymuyorlardı.

Yamyamlar, Kızılbaşlar

Yukarıda sözü edilen Yamyamlar, Kızılbaşlar sözcükleriyle ilgili küçük bir açıklama yapma gereğini duyuyorum. 1950’lerin sonlarında, 1960’ların başlarında, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenciyken, ‘Yamyamlar’ kavramının Kenya Ulusal Kurtuluş Mücadelesi’yle ilgili olduğunu farketmiştim. O yıllarda Cezayir halkının, Fransa’ya karşı yürüttüğü Ulusal Kurtuluş Mücadelesi sürüyordu. Bu mücadele lehine, Fransa aleyhine, sık sık yürüyüşler yapılırdı. Konferanslar paneller düzenlenirdi. Demokrat Parti hükümetinin tutumu tam ters yöndeydi. Hükümet Fransa’yı destekliyor, Cezayir Ulusal Kurtuluş Mücadelesi’ni gerçekleştirenleri ‘eşkıya’ olarak değerlendiriyordu. Bu konferanslar, paneller sırasında, Kenya, Tanzanya, Zaire, Gana, Senegal, Zambiya, Zimbabve gibi Afrika sömürge halklarının Ulusal Kurtuluş Cepheleri hakkında da bilgilerimiz olur, gelişirdi.

Kenya Ulusal Kurtuluş Mücadelesi’ne katılanlar, 1940’ların sonlarında, Nairobi caddelerinde, İngiltere’ye karşı Mau Mau sözcüklerini bağırarak yürüyüş yapıyorlardı. Bu sözcükler, Türk basınına ‘yamyamlar’ olarak yansımış. Bu sözcüklerin , Kenya, Kiyuki dilinde ‘Çık git!...’ anlamına geldiğini çok daha sonraları öğrenmiştik.. (bk. Baskın Oran, Az Gelişmiş Ülke Milliyetçiliği, Kara Afrika Modeli, Bilgi Yayınevi, 3. Baskı, Ankara, Ocak 1997, s. 149-153)

Kızılbaşlar kavramının bilincineyse, çok daha sonraki yıllarda varmıştım. İskilip’de, Belediye’nin hemen yanındaki caddede, Salliler Başı’na doğru, Çarşamba günleri Kadınlar Pazarı kurulurdu. Köylü kadınlar, köylerinden getirdikleri, yumurta, peynir, meyve kurusu, yoğurt gibi ürünlerini satmaya çalışırlardı.

Çok sonraki yıllarda İskilip’in iki Alevi köyü olduğunu farkettim. İkisi de dağ köyüdür. Bu köylerden de kadınlar gelir, Kadınlar Pazarı’nın bir köşesine ilişmeye çalışırlardı. Ova köylerinden gelen kadınlar pazara iyice yerleşir, ‘şu fiyattan aşağı olmaz’ diyerek çatır çatır pazarlık yaparlardı. Alevi köylerinden gelen kadınlar kimseyle pazarlık yapamazlardı. Onlardan ürün alanların çoğu istedikleri fiyatı verir çeker giderlerdi. Çok masum insanlardı. Çocukları hep dizlerinin dibinde olurdu. ‘Çocukları torbalarına koyup kaçırırlar, saç üzerinde kızartırlar diye anlatılan Kızılbaşlar’ın da bunlar olduğunu farketmiştim.

*Bu yazı, 7 Ocak 2022’günü, İBV’nin kuruluşunun onuncu yılı kutlamasında yapılan konuşmanın güncelleştirilmiş bir versiyonudur.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
4454 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:09:43:27

İsmail Beşikci

Yazarın Önceki Yazıları

Karakoçan (Dep) ve Yayladere (Holhol) İle İlgili İki Kitap Uludere (x) Newroz 2024 Akre Üç Kitap Hazro Beyleri Simurglar Mehmet Bayrak’ın Kürt Kimliği Mücadelesi Şeyh Said Direnişi İle İlgili İki Kitap Diyarbakır Kitap Fuarı 2023 Ermeni ve Rum Mallarının Türkleştirilmesi Ehmedê Xanî’nin Hatırası Üzerine Abdurrahman Önen-Erdnîgarîya Kurdistanê Kürtler ve Güller Cilt 3 ‘49’lar’, ‘55’ler’, ‘23’ler’ … 'Yaşamın Kıyısında' Behdinan, Barzan, Milli Lider Suyu Arayan Halklar Aşiretten Ulusallığa Doğru Kürtler(II) Suyu Arayan Halklar Aşiretten Ulusallığa Doğru Kürtler Yüzüncü Yılında Lozan Antlaşması Son Kız ‘Deniz’in Ütopyası’ Üzerine Rudaw TV Stockholm Kürd Sürgün Müzesi Üzerine Düşünceler Lozan Konferansı, Kürdler ve Kürdistan II Lozan Konferansı, Kürdler ve Kürdistan Diaspora Kürdleri Mele Mıstefa Barzani Ulusal Müzesi Rovîyê Xasûk Barzani ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi III Kendi Kendini Yönetme Hakkı ‘Ayrılıkçı Yazılar’ Peywend Yayınları Duhok Üniversitesi’nin 30. Yılı Ahamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’ne II Kürtçülük Ahamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’ne Kürd Aydınları II Bedirhan Epözdemir’in Anıları Seyidlik-Şeriflik Kürdizade Ahmed Ramiz Medreseler-Üniversiteler Medya Kitabevi Birleşmiş Milletler ve Kürdler Mülteci Yaşamlar Öncü Bir Kürt Aydını 59 Yıl Sonra Şemdinli Kemalizm Ve Kürd Ulusal Sorunu III Ortadoğu Bir Ailenin Son 200 Yıllık Tarihi Tarih Okumaları, Kürdlerin Hikayesi Hewler’de, Soran’da ve Cambridge Koleji’nde Konferans Theodor Herzl Bize Ne Anlatıyor? Aforizmalar Son Yolcu Irkçılık Hakkında … Aydınlar Hakkında… Latife Fegan’ın Anıları Adil Yargılama/Yargılanma Mümkün mü? Kürd Aydınları İlim-Bilim Kürdçe Derslerinin Önemi Mezopotamya Uygarlığında Hakkari Kemalizm Ve Kürd Ulusal Sorunu - II Bediüzzaman’ın Hançeri Doğu-Güneydoğu Dernekleri Platformu* Destar Kitap-Kafe Kürdistan’ın Güney'ine Seyahat Kürd Tarihinin Yazılı Ana Kaynakları Bingöl-Van Gezi İzlenimleri Göbekli Tepe Hakkında… Güvenlik Munzur Çem’in Anıları Derve Cendere II Saatin İçindeki Sır Mehmet Öncü Kitapları Zarema, Yahudi Devleti Juli’nin Sesi ‘Ateşte Doğanlar’ Kadri Hoca… Kürt Hâkim Alevilik Üzerine II ‘Aleviler ve Sosyalistler’ Kitabı Üzerine Uygur Türkleri Başkanlık Seçimleri, ABD Üniversite Raporu OFra Bengio’nun Kürd Liderlere Eleştirisi Dr. Said Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Maaş Sorunu… Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde PKK-Haşdi Şabi İşbirliği Ama Onlar Kardeştiler… Mustafa Suphi ‘Kürdistan Ortadoğu’nun Polonya’sıdır’ İSkan Tolun II Kürt Dil Hareketi (Harekata Zımanê Kurdî) II ‘Doğumun Ölümü’ Kürt Dil Hareketi (Hereketa Zimanê Kurdî) Kürdistan Bayrağı’nın ve KDP Binasının Yakılması Üzerine… Ermeniler, Kürdler, Azeriler Devrimci Doğu Kültür Ocakları Eylül 2020 Kürdler-Kürdistan Bir AİHM Başkanı Halepçe arşivlerinin yakılması ve KDP’ye saldırı Devran İskan Tolun Woodrow Wilson Harf Devrimi’nin Kürdler İçin Anlamı Mehmet Elbistan Kürtler, Şehir Şehirlileşme ‘Kürt Çalışmaları…’ Zini Gediği Katliamı Kürd Tarihini Kürdlerin Yazması… ‘Kürtlerin Kürt Olmama Hakkı’ II ’Kürtlerin Kürt Olmama Hakkı’ Değinmeler-2 Irkçılık Üzerine Seyid Ahmed Cebari Şengal, Afrin Mustafa Selîmî Kemalizm ve Kürd Ulusal Sorunu Orhan Kotan’ın Şiiri Leylan - II Kürt Meselesiyle İlgili Bir Projen Var mı? Leylan Xwebûn Orta Karadeniz’de Etnisite İlişkileri Alevilik Üzerine… Güvenli Bölge Duvarımızı Yapamadık… Doktor Said Alevilik ve Tarihi Bitlis ve Ahalisi 1916 Kürd Tehciri Bir Diplomatın Anıları Xızır Nasıl Ali Oldu? Kürd Tarihi Üzerine Gözlemler Adıyla Çağırmak Kürdistan’ın Güneyinde Soykırım Kürdlerin Tarihi Milliyetçilik Üzerine Hong Kong, Kürdistan ‘Kürtlerle Türkler’ Ortadoğu’da Devletlerin Kurulması Abdurrahman Qassemlu’nun Katledilmesinin 30. Yıldönümü Üniversitenin Bilim Anlayışında Temel Sorunlar Cumhuriyet, 19 Mayıs 2019 'Özgürlük İçin Sanat' Helsinki’de Sosyal Forum Teknoloji, Bilim, Eğitim Milletler Cemiyeti Döneminde Kürdler/Kürdistan Hewler - Duhok - Zaho Bir Tartışma Üzerine… Dönemin Romanları Eleştirilerin İzinde Rêya Heqîyê (Alevilik) ABD Ziyareti - IV ABD Ziyareti - III ABD Ziyareti - II ABD Ziyareti - I Berlin’de Dersim 37-38 Paneli Başur’da Siyaset Duhok-Hewlêr Gezisi Kürdçe Yasaklarının İşlevi ‘Aleviliğin Doğuşu’ II ‘Kimliksiz Çığlıklar’ Türkiye’de Adalet Arayışları 'Aleviliğin Doğuşu' Kürdlere Soykırım… Moskova’da Kürd Konferansı Cevat Geray’a Sevgi… Bilim Ahlakı Mahallenin Arkadaşları Selahattin Demirtaş’ın Şarkısı Canip Yıldırım Kütüphanesi Devşirmeler ve Devletsizler Dağ Kavmi - II Adaylar… Dağ Kavmi -I Geleceğini Belirleme Hakkı ve Kürdler Farhad Daftary, Şiilik Alevilik Şiizm ‘Türklük Sözleşmesi’ Timure Halil Hakkında … Düşmanlarını Sevindiren Bir Halk… Celal Talabani... Kürdler Zoru Başardı… Bağımsızlık... Güvenlik... Domino Etkisi Referandum-Bağımsızlık Tartışmaları Danimarka Seyahati Sekesûr’da Kürd-Alevi Soykırımı İnsanlık Araştırmaları Merkezi Fahriye Adsay’ın Eleştirileri Üzerine… Bir Kürd... İki Kürd... Üç Kürd Yezda... Ermeniler, Kürdler… Yeni Bir KDP Kurma Çalışmaları Hasta Adam Avustralya Gezisi Hayatımdan Kesitler Birey Toplum İlişkileri Peşmergelik Yüce Bir Değerdir Kaderine Küsmek Kürd Halkının, Kürdistan’ın Başı Sağolsun… Kürdistan’ın Hayırlı Evladı Doktor Said Suriyeli Mülteciler Parlamento Milli Düşünce Sempozyumu Desmond Fernandes Kürtlerin Bulunduğu Ülkeler Bölünemez!... Kürtler Ne İstiyor? Eşkiya 28 Devlet Bağımsız Kürdistan’ı Tanımayacak... Devlet, İslam, Kürdler ve Darbe Pencinarîler II Pencinarîler I Azim... 'Afrika Edebiyatı' Üzerine… Yaresan (Ehl-i Hak) Rêya Heqîyê, Ezdan Zağros’un Ötesine… Süleymaniye Merkez Güvenlik Karargahı 'Peçar Tenkil Harekatı/1927' Üzerine Birkaç Söz İttifaklar Mahmut Yeşil’e Sevgi… Tunceli Kanunu, Getirdiği Esaslar ve Devletin Asimilasyon Planları Yakındoğu’nun İmhası ve Pontus Sorunu Keşiş’in Torunları Dersimli Ermeniler Anlıyorum Ama Konuşamıyorum 1128 Akademisyen Yaşar Kaya Alevilik... Elveda Güzel Vatanım Alevilerin Kitabı Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan III Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan II Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan (I) Komkurd-An Nelson Mandela - Aziz Sancar Barış, Yüzleşme, Müzakere İBV Hewler Temsilciliği 558. Oturma Şengal’i Ziyaret Şengal TBMM Kürdlerde/Kürdistan’da Ana Sorun Özyönetim Üzerine... Norveç Seyahati Alaine Tuoraine’e Eleştiri Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Yönetim Zaafları Güneşin Krallığı Keyakisar Barzani bir dönem daha görevde kalmalıdır Temel şart Kürdistan Ordusu! Girê Spî'nin Kurtarılması... Üniversitenin Ana Sorunu Mardin: Hüzünlü Kent Alevilik-Müslümanlık Osmanlılar ve Acemler Arasında Kürdler İslam’ın barış, huzur, adalet ve eşitlik anlayışı Kerbela’da son buldu Kürd Kültürü Neden Yağmalanıyor? Kürd Êzidîlerin Azizesi 'Begê' İki Olay Üzerine Düşünceler Barış ve Çözüm Süreci - III Eleştiriler Ev Jin û Mêrê bi Maskê Barış ve Çözüm Süreci - II Murat Bozlak’a sevgiler... Barış ve Çözüm Süreci… Rejim, İslamileşme, Kürdler/Kürdistan Alman Şarkiyatçı Dr. Friç Soykırımlar ve Devletsiz Halklar IŞİD’in Zuhuru Şeyh Ahmet, IŞİD Saldırıları ve Osman Baliç'in Katili Ulusların Kendi Geleceklerini Tayin Hakkı ve Kürdler/Kürdistan Bitlis Anıları, 1960’lı Yıllarda Bitlis’de Yaşam Uluslararası Bitlis Sempozyumu Barzaniler Değinmeler İfade Özgürlüğü ve ABD Türk Siyasal Kültürü Üzerine… Birleşik Krallık, Fransa, Kürdler/Kürdistan Anti-Kürd Uluslar arası Nizam Kürd/Kürdistan incelemelerinde temel soru... Ulus İnşa Sürecinde Dilin Rolü Mustafa Barzani'yi sevgiyle anıyoruz Düşün Hayatında ve Edebiyatta Kurumlaşmalar Yakındoğu’nun İmhası,1915 Ermeni Soykırımı ve Hrant Dink’in Katledilmesi Resmi İdeolojinin Temel Özelliği Roboski – Goyiler Türk-İslam Sentezi ve Kürd Sorunu Kürdistan sorunu her şeyden önce duruş sorunudur Barış
x