Bugün özgürlük her zamankinden daha yakın ve koşullar daha elverişlidir.

Son günlerde yaşanan gelişmelerden çıkartılması gereken önemli sonuçlar var.

Hıdır Sarıkaya

05.08.2014, Sal | 10:57

Bugün özgürlük her zamankinden daha yakın ve koşullar daha elverişlidir.
Makaleyi Paylaş
Son günlerde yaşanan gelişmelerden çıkartılması gereken önemli sonuçlar var. Işid in Musul’a yönelik başlattığı saldırıların ardından ortaya çıkan büyük bir fırsat değerlendirilerek Kürtler önemli mevziler elde etmiştir fakat bunların kalıcı kazanımlara dönüşmesi için yapılması gerekenler maalesef yetersiz kalmıştır.

Öncelikle elde edilen mevzilerin korunması önemlidir fakat bundan daha önemlisi siyasi iradenin ve askeri gücün göstermesi gereken caydırıcı olma özelliğinin geliştirilmesidir ve ne yazık ki burada çok büyük zaaflar görülmektedir. Savaşlarda caydırıcı güç olma özelliği büyük öneme sahiptir. Savaşta kazanımlar elbette ki cephelerde elde edilir ama esas savaş kazanımları öncesi yapılan hazırlıklarda kendini gösterir. Son yaşanan hadiseler ve özelliklede Şengal de ortaya çıkan vehamet bu konuda halen kat edilmesi gereken uzun bir mesafenin olduğunu gözler önüne sermektedir. Savaşa hazırlık birçok açıdan yapılmak durumundadır.

Her şeyden önce siyasi karar mercii genel olarak idaresi altındaki güçler üzerinde otoritesini tesis etmek zorundadır. Burada ortaya çıkacak zaaflar bütün gelişmelerin rotası üzerinde kader tayin edici özelliğe sahiptir. Bizzati uygulama görevini üstlenen askeri otoritede birlikleri üzerinde iradesini sağlamakla ve uygulamakla mükelleftir. Yıllar sonrasında dönüpte geriye bakıldığında yapılan onca eğitimin, teknik ve taktik hazırlıkların, sayısal gücün büyük rakamlarına rağmen askeri düzenin profesyonel bir ordu gerçeğinden ziyade milis yapılanmasını aşamadığını göstermektedir. Ve asıl zaafta burada görülmektedir.

İki derede bir arada kalmışlıkla Peşmerge birliklerine acımasızca yüklenilmesi doğru değildir. Görülmesi gereken yalın ve tek gerçek peşmergenin klasik savaş düzeninden bir bütün olmasa da koptuğunun ama ordulaşma anlamında yeni bir sisteme de geçemediğidir. Bürokratik ordu gerçeği Kürtlerin içerisinde bulunduğu zorlu koşullarla uyumlu değildir. Yarım gerilla yarım düzenli ordu sistemi peşmergenin savaş kabiliyetini ciddi bir şekilde etkilemektedir. Bir kaç günlük bir savaşta dahi birlikler cephanesiz kalmış istenilen takviyeler yapılmamış ve komutanın içerinde bulunduğu yolsuzluk ve yozlaşmayla, askerler aldıkları eğitimle pratiğin acımasız dayatmaları karşısında şaşkına dönmüştür.

Özelliklede on binlerce gücün hiçte gerekmediği halde mevzilere sürülüp yıpratılması ve savunma pozisyonunda bekletilmeleri ciddi bir hatadır. Yine karşıdaki gücün abartılmasına da hiç gerek yoktur. Onlar mobil tarzda zayıf noktaları bulup ani saldırılarda bulunurken saldırı konumunun tarihten gelen gerçek sahibi Kürt savaşçıları savunmaya çakılıp kalmışlardır ve ne acıdır ki sıradan çapulcu güçler bir yere saldırırken binlerce diğer güç konumlarını bozmamış ve seyretmekle yetinmişlerdir. Bu ve benzeri konularda söylenecek çok şey vardır. Ancak öncelikli olarak hızla askeri güçlerin daha fazla sayıca takviye edilmesinden vazgeçilerek yeterli miktarda ve donanımlı birliklerin cephede bulundurulması ve adam başına düşen birkaç tane rütbelinin aksine sevk ve idareyi sağlayacak nitelikli az sayıda subayın cephede bulunması gerektiğidir. Boş ve şişkin kalabalıklar sadece kontrolsüzlüğü ve tüketimi beraberinde getirmektedir.

Cephedeki birliklerin idaresi akıllara ziyan bir şekilde telefon irtibatıyla sağlanmaktadır ki dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olamaz. Adam başına düşen en az iki cep telefonu uygulaması son bulmalıdır. Savaşta olan askerin ailesiyle akrabalarıyla ve diğerleriyle bir bağı olamaz. Bütün cepheler ortak bir koordineye kavuşmalı ve saldırıya uğrayan bölgenin dışında bulunan birlikler karşı saldırıda bulunmalıdır. Birbirini destekleme yardımlaşma ve dayanışma güven verici va savaş ruhunu arttırıcı rol oynamaktadır. Bir diğer önemli hususta risk oluşturan bölgelerdeki sivillerin önceden tahliye edilmesidir böylelikle sivil zayiat asgari seviyelere çekilmeli aksi taktirde bunun yarattığı panik havası olumsuz rol oynamaktadır. Bütün bunları ve diğer önemli konularda yapılması gerekenleri yapmak zor değildir mevcut kabiliyet ve imkânlar fazlasıyla bulunmaktadır.

Diğer konularda belirtilmesi gereken bazı hususlara gelince her şeyden önce yersiz endişeler ve abartılı durum değerlendirmeleri doğru değildir.

Bugün özgürlük her zamankinden daha yakın ve koşullar elverişlidir. zaaflarımız bizi gerileten değil güçlenmemiz için birer sebep olmalıdır. En baştan şunu bilmeliyiz ki Işid’in Musul saldırısı nasıl Kürdistan’ın kayıp topraklarının kazanılmasına yol açmışsa doğru değerlendirildiği taktirde yeni saldırıları bütün diğer yan getirileri dışında Başur ve Rojava Kürdistan’ın fiilen birleşmesine ve diğer parçalarında ruhsal birliğine yol açacaktır.

Bir ulus olma isteğimiz ve mücadelemizin gerçekleşmesine ramak kalmıştır. Yeter ki oyunlara gelmeyelim ve yersiz hezeyanlara kapılmayalım. Zorluklarımız ve zayıflıklarımız bizim gerçek gücümüzdür. Bunlardan o kadarda nefret etmeyelim. Görülüyor ki daha yıllarca siyasi zeminde çözemeyeceğimiz particilik askercilik ve parçacılık bunlardan hareketle çok basit bir şekilde aşılmaktadır. Bu durumu bir fırsata dönüştürmek en büyük kazanımımız olacaktır.

Bugün YPG güneyde savaşıyor ardından peşmerge rojavada savacaktır. Doğusu, Kuzeyi sayıca az bir şekilde yer alsalar da Kürtler dünyanın her yerinde birliğin ve dayanışmanın ortak mücadelenin katkısı içerisindedirler. Bakmayalım siyasi rant amaçlı bazı propaganda ve yayınlara bular tali olanıdır, isteriz ki hiç olmasın ama yapılanlarında geçici olduğunu ve basit hesaplardan kaynaklandığını çokça da halayın içerinde olmayıpta seyredenlerin yarattığı kuru gürültü olduğunu görelim. Bütün bu resmi picassonun tablolarına benzetiyorum sanatseverler hoş görsünler birazda anlamadığımızdan kaynaklanıyor, ben baktığımda kaos görüyorum ama biliyorum ki içerisinde bir sanat var ve değer görüyor. Bazılarının görmemesi onun değerini düşürmüyor. Bugün Kürdistan’daki tabloda çok karışık ve binbir renk içiçe geçmiş vaziyette ancak yinede görmesekte fazla bilmesekte Kürtler bir yerlere ilerliyor. Bu çerçevenin içerisinde kanda, acıda, zafer ve yenilgide var ve hele şengal bir utanç abidesi olarak karşımızda duruyor, Şengal en büyük ayıbımız, içimiz kan ağlıyor, telafisi ne Musul’la ne hasekiyle giderilecek gibi değil ama biliyoruz ki her halkın geçmişinde ve eğer devletleşmişse onun tarihinde iyi ve kötü günler var. Onurlandıran adımlar kadar utandıran uygulamalar var.

Kürtlerde insanlık aleminin bir parçası ne göklere çıkarmak nede yerin dibine gömmek gerekiyor. Geçmiş iyisiyle kötüsüyle’ tarih olarak yazılıyor, kimse geçmişte yaşamaz, ondan sadece dersler çıkarılır.

Almanlar tarihte en utanç verici eylemlerde bulunmuşlardır ama bugün cihanın saygın ülkelerinden biridir.

İsrail bugün Filistinde acımasız bir şiddet uyguluyor buna karşılık eleştiren, küfredenler oluyor ama unutmayalım ki İsrail bunu ilk defa yapmıyor ve dün olduğu gibi bu sıcak atmosfer geçtikten sonra yine el üstünde tutulacak ve mazlumlar cephesinde kalmaya devam edecektir.

Türkiye hakeza Kürtleri az katletmedi, en insanlık dışı uygulamalar daha düne kadar uygulandı bugün ‘demokratikleştirmek için az çaba harcamıyoruz.

Bunlar saymakla bitmez kısacası her ülkenin geçmişi aydınlık kadar karanlıktır da. Zıddı olmasa kendisi nasıl değerli olabilir ki. Kürtlerde istisna değil, onunda geçmişi temiz değil iç çatışmalar, ihanetler, teslimiyetçilik az değil. Nice fırsatlar kaçırılmış nice acılar çekilmiş. Bunun içindir ki ayıplarımızı eleştirelim ki doğrulara ulaşalım ama tertemiz bir sayfa yok ne bizlerin nede başkalarının. Bir yanılgıya hele hiç düşmeyelim.

Kürtlerin savaşı üzerine çok şey söylenebilir, bugüne kadarda Kürtlere birçok sıfat yakıştırılmıştır, hainliği kadar nankörlüğü, acımasızlığı kadar mazlum yönleri, inliği-cinliği ancak hiç kimse kürde korkaktır, savaşamaz dememiştir oysa korkuları da olmuş teslimiyetleri de, direndiği kadar kaçmıştır da ama bu bir özellik olarak kürde yapışmamıştır. Ne dün nede bugün ve gelecekte de çok eleştirilecek, çok yerilecek ama savaşçılığı hep kalacak. Bununda ne parçası ne şu-bu bölgesi, ne kadını ne erkeği, genci-yaşlısı vardır. Kürtlerde ecel çok az bir şekilde normal olarak gelir genellikle de beklenmedik anlarda ve şiddetle gelir, kendimizi çok eleştirelim, savaşı bilmeyişimize yanalım ama savaşçı ruhumuza leke sürmeyelim.’ benim babam senin babanı döver’ çocukların sığındığı bir mevzidir. Kendimizi zayıflatmayalım, şehitlerimize saygı gösterelim

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

14319 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:05:18:24
x