Milliyetçilik bir ideoloji ve doktrine kadar gidebilir.. Çeşitli renklere bürünebilir. Milliyetçi, liberal, demokrat, sosyalist vb şekillerde ortaya çıkabilir. Sömürge uluslar için milliyetçiliği reddetmek ve kötülemek, o sömürge ulusun kurtuluşuna darbe vurmaktır. Ulus bilinci, ülkesini sömürge olmaktan kurtarıp bağımsızlaştırmak, yurtseverlik, ülken üzerinde kültürün ve dilinle, inançlarınla özgür yaşamak kaçınılmaz olgulardır.
Hele Kürdistan gibi dörde parçalanmış ve bin yılardır şunun ve bunun işgali altında can çekişen ve bir türlü devletleşmeyen, soykırımlara ve korkunç zulümlere uğrayan bir ülke için milliyetçiliği tukaka etmek, kendi ayağına pranga vurmaktan başka bir şey değildir.
Ulus-devlet kapitalizmin ilk Modernite dönemlerinde gelişti ve büyüdü.
Gelinen aşamada her devletleşmeyi eski klasik biçimiyle ulus-devlet olarak yargılamak sığ bir yaklaşım olur. Çok kültürlülük, çok renklilik ve demokratik değerler ve kriterler geliştirilince ulusal egemenlik, iktidar ve devlet farklı içeriklerle gelişebilir. Günümüzde hala yeni devletlerin kuruluşu devam etmektedir.
Devlet olmakla ulus-devlet birebir aynı değildir, benzeştikleri noktalar şüphesiz ki olur.
Kürtler için devlet kötüdür denildiği zaman kurulu bulunan sömürgeci devletleri adres göstermekten başka bir şey yapamazsınız. Kaçınılmaz olarak onların ırkçı-sövenist, faşist ve sömürgeci rejimini altında yaşamayı istemezseniz de salık verirsiniz.
Türk Milliyetçiliği devlet eliyle gelişti ve baştan beri ırkçı, pan-türkist ve pan-islamist ve imparatorluk zihniyeti taşır. Mustafa Kemalizmin geliştirdiği, sınıf ve değişik gruplar yoktur, “kaynaşmış ve birleşmiş Türk toplum” görüşü ve politikası faşizmdir ve totaliterimizdir-bütüncüldür.
Mustafa kemal milliyetçiliğinde keramat arayan Türkiye sosyalist ve devrimcileri milliyetçiliği, bu tür bir milliyetçiliği yumuşatarak benimsemektedirler.
Kürtler içinde Kemalizmin iyiliğini herhangi bir konuda savunmak tam anlamıyla düşünsel ve pratik bir vahşettir.
Bu gün ırkçı kemalizm yerine ırkçı Sultan-İslam kemalizmi konulmaktadır. Şiz bunu 12 Eylül askeri faşizmi ve sömürgeciliği ile geliştirilen Türk-İslam sentezi olarak okuyabilirsiniz.
Emperyalist, sömürgeci devlet ve uluslarının milliyetçiliği faşizm, ırkçılık, başka hakları egemenlik altına almak, ırk üstünlüğünü öne çıkarmaya kadar varmıştır.
O açıdan aslında sömürge ülkelerde ve özellikle Kürdistan da ezen ulus ırkçılığı ve sömürgeci milliyetçiliği ile arasına fark koymak için Kürdistan’da milliyetçilik tanımı kullanılmaktan kaçınılmıştır.
*Yurtseverliğe evet, Milliyetçiliğe hayır
PKK ve diğer Kürt parti ve hareketleri ilk ortaya çıktıklarında yurtseverlik, ulus bilinci kavramlarını öncellikle kullandılar. Bunu kullanırken ağırlık kesimleri, hemen tümüne yakını Bağımsız ve demokratik Kürdistan ve bazıları buna ek olarak Birleşik Kürdistan’ı kullandılar.
Kürt ulusal bilinci ve bağımsızlık ve Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinin gelişmesinde bu tür düşünce ve politikalar önemli yer aldı. Bu hareketlerin bazıları kendilerini proleter sosyalist, bazıları sosyalist, bazıları demokrat vb olarak adlandırdılar.
Temel esprileri ise sömürge bir ulusu ve ülkeyi ve halkı özgürleştirmekti.
Bana sorarsanız, isterse yurtseverlik, ister Bağımsız Kürdistan denilsin bunların hepsinde kendi ulusuna ve ülkesine yönelmek, sevmek, bu bilinç ve politikayı öne çıkarmak vardır.
Türkiye sosyalistleri hepsi bizlere, Kürt hareketlerini “milliyetçi” diyorlardı. Bunlardan alınmıyorduk. Ülkemizin kurtuluşu için bizlere “milliyetçil” derlerse desinler.
*Reel sosyalizm çöktü ama Kürdistan Kurtuluş mücadelesi gelişti.
KCK bugün yanlış yapıyor. Asıl görev Türk milliyetçiliği ve ırkçılığına karşı mücadele etmektir.
Yurtseverlik dediğimiz olay bir bakıma “milliyetçiliğe” yakındır. Ayrımları koymak, ırkçılık ve kimseye zülüm etmemek, kimsenin toprağından gözümüz olmadığını ve yalnız ve yalnız kendi ülkemizi özgürleştirmek için yurtseverlik kullanıyorduk.
Reel sosyalizm, proleter sosyalizm, sosyalizmin kıbleleri çöktü. Dünyada kendisine yaşayacak ve yaşatacak yer ayıramadılar bile. Sosyalizm bunalımı yaşandı, yeniden tartışılıyor ve hala da netlik sağlanmamıştır. Arayıştır, sürmektedir.
Dünyada reel sosyalizm damgasını taşıyan ve onu kıble alanlar çökerken ve gerilerken kurtuluş mücadeleleri ve Kürdistan Kurtuluş mücadelesi tam da böyle bir süreçte her parçada gelişti, ayakta kaldı ve büyüdü. Son yıllarda ise Kürdistan ve Kürtlerde ulusal bilinç patlaması yaşandı.
Bu açıdan Kürdistan ve Kürtleri ayakta tutan düşünce, görüş ve politikaları dikkate almadan koskocaman ve ırkçı sömürgeci devletler ve partilerinin milliyetçiliği dururken “Kürt milliyetçiliğini” hedef yapmak dayandığı kitle temeline baltayla saldırmak gibi bir şeydir.
Türk sosyalist ve demokratların çoğunluğu eskiden beri “Kürt milliyetçiliği” diyerek Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesini gözden düşürmeye çalışmıştır. Bunların çoğunluğu ırkçı Türk milliyetçiliği ve kemalizmin maskelerini düşüreceklerine, Türk ırkçı milliyetçiliğine karşı mücadele edeceklerine, Kürtleri dolaylı yoldan Türk milliyetçiliği ve Bağımsız Türkiyeciliğin hizmetine çağırmıştır.
Bu gün de “demokratik ve halkların kardeşliği” ile aynı şeyi yapıyorlar.
Ya kardeşim bizimle ne uğraşıyorsunuz, aha görüyorsunuz, Türk sömürgeciliği Kürdistan’da soykırım uyguluyor ve iktidar ve TC bu soykırımda Türklerin çoğunluğunu arkalarına dizmiştir. Irkçı ve faşist milliyetçi partiler toplumun ezici çoğunluğunun oyunu alıyor.
Ümmetçilik de İslami alanda aynı rolü üstlenmiştir. Kürt ulusal kimliğinin gelişmesine karşı durmak için, Kürtlere Arap-fars-Türk İslamını salık vermektedirler. İslami damgalı İran ve Suudilere ve Şimdi Erdoğan’lı TC ye bakalım, bunların hepsi ırkçı, şöven milliyetçi, Kürdistan ve Kürtlere soluk aldırmamak için bin bir yola başvurmaktadırlar.
Hem sözde İslam ve hemde sözde enternasyonalistler Türkiye, İran, Suriye, Irak ‘ta demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesini mi istiyorsunuz, kayıt ve kuyut koymadan Kürdistan Kurtuluş mücadelesine detek vermeniz görevinizdir. Bunu yapmıyorsunuz, gelip Kürdistan ve Kürtlerle uğraşıyorsanız, siz sömürgeci devletlere bilerek ve bilmeyerek hizmet ediyorsunuz.
KCK, kitlesi yurtseverdir. KCK’den daha fazla demokrat olduklarına inanıyorum. Bu kitle Kürdistan için ağırlıklı mücadele etmektedir. Eskiden bu kesimi “yurtseverler” olarak tanımlıyorduk. İşin gerçeğine bakarsak, sosyalist değilsiniz, demokrat değilsiniz hala, yurtseverliğe de “Kürt milliyetçiliği” adı altında karşı çıkmanız, Kürdistani kitleye darbe niteliği taşıyor.
HDP’yi parlamentodan atıyorlar, kardeşlik ve demokratik bir çok laftan sonra sizlere ve Kürtlere ne yapıldığını görüyorsunuz. Bundan sonuç çıkarmanızı salık veriyorum.
Her özgür ulus ve ülke gibi temel haklarımıza, devletimize, bağımsızlığımıza, özgürlüğümüze kavuşmamıza ihtiyacımız vardır. Her parçada Kürdistan ve Kürtleri ayakta tutan yurtseverlik ve Kürdistani düşünce ve politikalardır. Teorilere bakmayalım, pratik böyle gelişmektedir. Liberal, demokrat, sosyalist, feminist, anarşistler, dini inançlar vb değişik renkler Kürdistan da olacağı açıktır.
Bağımsız ve demokratik Kürdistan, çok kültürlülük, çok inançlılık, özgür düşünce, iktidarı ve yaşamı düzenleyebilen demokrasi kriterlerimiz Kürdistanlıların mücadelesi ve çabası ile gelişecektir.
Kürtleri milliyetçilikle suçlayıp Türk sosyal-şövenistleri, Türk İslamcıları ile birleşmeyi salık vermek ve bu çabaları sürdürmekte hayra alamet değildir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.