Beden ve Ruh: Bağımsız Kişilikler

Eğer biri bağımlı kişiliğe sahipse, diğerine olan duygu ve düşünceleri de kararsız, yönlendirilebilir olacaktır. Böyle durumlarla yıpratıcı, yıkıcı süreçler acımasızca ve umursamazca başlamış demektir.

Aziz Yağan

16.08.2017, Çar | 08:34

Beden ve Ruh: Bağımsız Kişilikler
Makaleyi Paylaş

Beden ve Ruh filmi bir başarıdır. Filmin yönetmeni ve senaristi Ilkidu Enyedi’nin 18 yıl aradan sonra ortaya koyduğu filme jüri başkanının Paul Verhoeven olduğu 2017 Berlinale’de Altın Ayı ödülü verildi. Bedenin ruhtan ayrılığının, iki bedenin ve iki ruhun ayrılığı ve aykırılığının sona ermesini, buluşmasını kutlayan bir ödül.

Film, hissetmenin, hissedebilenlerin, karşılıklı aşksal gülümseyişin ve bakışmanın, duyumsamanın her türünün, güvenmenin, emin olmanın, denemenin, kaygının, inanmanın, içtenliğin, kırılmanın, çabalamanın, çırpınmanın, nezaketin, kibirsizliğin, küstahsızlığın, sıradanlığın, günün rutininin, dağılmanın, savrulmanın, kaybetmeyi istememenin, kaybetmemeye çalışmanın, açıklığın, anlamak için didinmenin, göründüğü gibiliğin, düşündüğü gibiliğin, duyumsadığı gibiliğin tartışmaya yer vermeden yansıtıldığı bir akışa sahip.

Film, mekanikleşmiş sese, yalıtılmış ve bilinçli mimiksizliğe, kımıltısız yüze sahip, herhangi bir şeyi hissetmekten korkan, rehberi çaresizce ‘mevzuat’ olan, kuralların koruyuculuğuna sığınmış sığmış, bildiği dışındakilerden endişelenen Maria ile takıntısız, püreye mahkum, susmuş ve ölçülü Endre’nin birbirlerine aşık oluşunu baş döndürücü görsel sahnelerle veriyor. Aşka doğru hızla salınan, insancalığını kaybetmemiş ya da yeniden bulmuş iki kişinin bilinçaltı ve bilinçüstü çakışması ve çatışmasının, rüyasal ile uyanıksalın, zihinsel ile vucütsalın bir diğerini dışlamadığı, küçümsemediği sendeletici sahneler.. Film, rüya ile gerçek arasında bir yerlerde değil; rüya ile gerçeğin birbiriyle örtüşmesinden, birbirini kabulünden ilerliyor.

Maria, Asperger sendromunu düşündürtüyor; bazaltlaşmış yüze ve bakışlara, kımıltısız sol kola sahip Endre ise bilerek isteyerek sessizleşmiş birini. Yönetmen iki kişi arasındaki farklılıkları özellikle derinleştirmiş, güçlendirmiş, belirginleştirmiş olmalı. Yaş farkı, zihinsel fark, bedensel engel, geçmiş farkı, gelir farkı ne kadar azsa, ‘denkse’ ilişki o kadar olağan, normal yani içeriği tartışmaya gerek yok yani sorunsuz gibi algılanır. Yönetmen, kanımca, tam da buna karşı çıkıyor ve farklılık az da olsa çok da olsa özlerde, kökenlerde, içlerde, ‘başlangıçta’ olması gerekeni tartışıyor. Kar altındaki ıslak yaprağın tadının midenizi bulandırması bir şeyi değiştirmiyor.

İşte bu filmi gerçekçi, güçlü, etkileyici ve insanca kılanın da tam da şu olduğunu düşünüyorum: ‘Bağımsız kişilikler.’ Filmde kadın da, erkek de bağımsız kişilik sergiliyor. Çevrelerindeki üçüncü kişilere düşünsel, duygusal bağımlılık, etkilenme, biat sergilemiyorlar. Karşılıklı ve dürüst yaklaşımlar filmin sonunun merak edilmesine neden oluyor. Maria’nın Endre’nin içtenliğini anlamak için tuzlukları; Endre’nin endişelerini kavramak içinse oyuncakların olduğu kutuyu arayıp bulması ve kutusundan çıkarıp onları sadelikle konuşturması etkileyici sahnelerden. Maria, terapiste bile kendini ve Endre’yi, başına geleni anlamak, içinde yeşeren coşkuyu korumak için danışıyor, bu hissi birazdan tamamen unutmuş olurum diyemiyor, onu kaybetmemek için ne yapmalıyım diye çırpınıyor. Görüşmeyi ısrarla çocukluğundan beri tanıdığı kendisine Marika deyişinden anlaşılan ‘çocuk terapisti’ ile yapması ve yetişkin uzmanı bir terapist teklifini kabul etmemesi ise bambaşka bir yerindelik olarak not edilmeli. Terapist 'hesap kitap yap, ölçüp biç, karşılaştırmalar yap, teraziye vur' demiyor.

Bağımsız kişilik sergileyen ve gerçekten aşık olan insanların aşk hissinden kurtulmalarının kolay olmayabileceği de filmde sergileniyor. Kadın neden ardında kırık ‘cam dağınıklığı’ bırakmak istesin ki ve neden bileğindeki damarına enine değil de boyuna dokunsun ki? Adamı kaybetmiş olmanın acısı kadın için son durak gibi gösterilse de; film, samimi ve bağımsız kişilikli insanların birbirlerini kaybetmeyecekleri fikrini ön plana çıkarıyor, inşa ediyor; telefon sesine kadının o haliyle fırlayışı, durumu kavraması, sakinleşmesi ile bu sergileniyor. Film şöyle diyor: Karşılıklı hislere sahip iki kişi için davranılan her an ‘tam zamanıdır.’

Eğer biri bağımlı kişiliğe sahipse, diğerine olan duygu ve düşünceleri de kararsız, yönlendirilebilir olacaktır. Böyle durumlarla yıpratıcı, yıkıcı süreçler acımasızca ve umursamazca başlamış demektir. Dahası, böyle bir durumda o diğeri sözleri, dokunuşu ve bakışıyla bir tacizci olduğunu hissedecektir. Sizin gibi hissetmeyen birinin karşısında aşıkça durmak bile taciz değil de nedir? Karşılıksızlık kişiyi kendine getirmeye yetmelidir. Endre’nin ‘Ben öyle biri değilim’ çığlığı ciddi bir duruştur, isabetlidir. Endre’nin iş yeri psikoloğunun darmadağın yüzüne bakışı ve o yüze sessiz kalması da kayda değer bir sahnedir ve şunu diyor olabilir; "Yaşananların detayları başkalarınca bilinmesi gerekmez.."

Eğer Endre ve Maria ‘ahlaka’ ve bağımsız kişiliklere sahip olmasaydı ve bu kişiliklerini korumaya çalışmasalardı bu film yavan bir anlatı olacaktı. Bu filmi muhteşem kılan, kendisiyle barışık bir kişiliği olup da, başa geleni hissetmenin sevincini, sahiplenmesini, sahiplenilmesini ve korunmasını doğallıkla veriyor olmasıdır. Elbette bir ya da 5 yıl sonra ne halde olacaklar, birbirlerinden uzak durur hale mi gelecekler bilinmez ve bunu tartışmak da yanlıştır; çünkü hislerinde ciddi, tutarlı olan insanlar karşıdakini kendi hisleriyle, düşleriyle ve düşünselliğiyle kavramaya, doğaçlamaya, yaşamaya çalışır.

Filmin en dikkat çekici anlarından biri de, bir kumpasın, planlanmış bir kötülüğün açıkça ‘alçaklık’ olarak nitelenmesi. Filmdeki biri, karısıyla yatacağından emin olduğu adamı işten attırmak için çabalıyor. Karısı kocasına her ‘çocukları alır mısın?’ dediğinde, o akşam kocasını aldatacağını akla getiriyor. Halbuki, karısı ne kadar dejenere olmuşsa, kendisinin de o derecede dejenere olduğu açık olan o kişinin yüzüne ‘alçaklık yaptın’ demek belki o kişiyi bundan sonrası için kendine getirir, karım dediğiyle sorunlarını bir şekilde giderir ya da gidişe bir son verdirir, bir başkasına daha kötülük yapmaktan alıkoyar. Gerçi benzer bir alçaklığın eşiğine Maria yüzünden bir ara Endre de yaklaştı ancak çözülen sorun eşiği unutturdu ya da Endre’nin bira ısmarlaması özrün çapının büyük olduğunun işaretiydi.

Bu film insanca bakışlar, dokunuşlar, arayışlar, tefekkürler, çöküşler, heyecanlar, nefesler, soluğu kesilişler ve özleyişlerle örülmüş. Film, cümlelerinin ağırlığıyla, bilinciyle, kurgusuyla, kararlı duruşuyla, görselliğiyle, aşık olanların dinlediği müziğiyle (https://www.youtube.com/watch?v=HU2ts1IUByA), mezbahasıyla, oyuncuların esaslı performansıyla, arka planların da dikkatle kontrol edilmesiyle anılacak. Bu filmin başkalık sergilemesini yönetmen ve senaristin bir kadın olmasına mı yormalı? Elyedi, sinemada bambaşka bir dil ve kulvar açtı, hissetmenin filmini yaptı. Bundan sonra yeni bir eseri olmasa bile; insanlar hislerinin insancalığından vaz geçmediği sürece, Beden ve Ruh filmi kendini yaymaya ve tartıştırmaya devam edecektir.

5912 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:11:15:19

Aziz Yağan

Yazarın Önceki Yazıları

İlk Kim ‘KDP, Barzani İhaneti’ Dedi! Kayyum Ayanasında Görünenleri Seçebilmek Radikal Demokrasi İhraç Eden Kürde Demokrasi Yok mu! Nezihe’siz, Menderes’siz Bölge fakat XYP’li Kürd! Seçimler (IX): Hangi Seçmen HAK-PAR’a Şans Oyu Verebilir? Seçimler (VIII): PAK ve Tevger’in HAK-PAR Desteği Seçimler (VII): PKK’den Erdoğan’a Destek Demirtaş, HDP, YSP için PKK! Seçimler (VI): HDP ve YSP’siz Millet İttifakı! Seçimler (V): Seçilmişlerin Ortaklığı Değerler.. Bedeller.. Değerler.. Ahmet Türk ve Kürd Halkına Düşman Ahlaksız Kürd! Seçimler (IV): Kötünün İyileştirilmesi mi, İyiye Dokunulmazlık mı? Seçimler (III): HÜDA PAR’la Hatırlatılan Seçimler (II): Bizi …’lileşmekten Kim Koruyacak? Bursaspor Stadının İçi ve Dışı Seçimler (I): Kürdün Cumhurbaşkanlığı Seçimi Körleşmesi Deprem Bölgesinin Gönüllüleri Partiler Kürdce Anadilinde Eğitim, Kürdler, Cumhurbaşkanı Seçimi Paris Kürd Katliamı, PKK ve Kürd Partileri PKK mi, HİZBULLAH mı, JİTEM mi? ASALA’laşan PKK Suçluları ve Suçlarını Öven Devrimciler Legal Apocuların Demokrasi İttifakı ve ‘Kurdi’ Ayak Legal Apocuların Olası Yeni ‘Bedel Ödeme Zamanı’ Bölgenin Yaklaşan Zamanı ve Bilincimiz Kuzeyliliğin Esasları ve PKK’ciliğin Esasları PKK’nin, Apocuların, PKK’cilerin Kimyasal Silah Kullanıldığına Dair İddiası PKK’nin Bölgemize, KBY’ye Savaş Tehdidi ve Kuzey Toplumu Aziz Yağan: Kürdce mi, Statü mü, Yoksa İkisi Birden mi? Berlin, Kiev, Diyarbakır Kimi Kürdler HDP için Yine KürTleşmenin Eşiğinde Çocuklarını Yiyen ve Yedirten Kürd Toplumu (I) Kürdce, KürD Hareketi ve KürT Aydınları Gri Alan, Beyaz Alan, HAK-PAR, Kürd Seçmen Kılıçdaroğlu, Bablekan ve İmralı Kimi Kürdün Adalet, Eşitlik, Yardım İsteme Biçimi Kürdler Öfkeli Türk Kalabalıklarından Nasıl Korunabilir? Orman Yangınları, HDP, Öfkeli Türk Kalabalıkları ve Kürdler Manavgat Yangını ve Yaklaşan Şiddet Tehlikesi HDP’nin Kürde Kaybettirici, Kutuplaştıcı Politikası Afyon ile Kuzey Arasındaki Mekik Kaç Zengin, Kaç Vekil Çıkarır! İğneli Beşik, Mum Söndü, Kuyruklu’dan İlk Gece Hakkı’na Edebiyat Editörü, Yazar, Taşra Gönüllüsü Kürd Yazar (II) Edebiyat Editörü, Yazar, Taşra Gönüllüsü Kürd Yazar (I) Aldatılanı Aldatmak Coğrafi Statü ve Kültürel Kimlik Ayrımı PKK’den İbrahim Güçlü’ye Bir Tehdit Daha Kürdler ve Ankara İttifakları Olası Şengal Katliamını Kürdler Durdurabilmeli HDK ve Kürdistani İttifak Çalışması Kürdler Yeni Anayasada Nasıl Yer Alabilir? Ankara’da İstenmeyen HDP’nin Kaderi Kimin Elinde? Kürdce Anadili Kampanyaları ve Sivil Alan Kürdlerde ”Şimdi” nin İcadı ve İnşası(*) Trump Kürd Olsaydı Bazı Kürdler O’na Terörist Der miydi! Kürd Reformu Söylentilerindeki Eksik Kürdistan Bölgesel Yönetimi Ne Yapmalı? PKK’yi Yabancı Bir Örgütten Tanımak, Tanımlamak PKK’nin Yeri Neresi? Düşmanları Sevindirmeyenler KBY, PKK için Önlemler Almalıdır Kürdistan Bölgesel Yönetimine Çağrı Ey Dünya, Kötülüğün Kaynağı Bu Kez Ahiretsizler Kürdlerin HDP'ye mesafesi Leyla Güven’in Kürdlüğü, Berberoğlu’nun Türklüğü Osman Baydemir Apocu mu, değil mi! KürT aydını ile KürD aydını Öcalan, Aidan James, PKK PKK’yi Terk Edemeyenler ''Benim Ülkem Dilim'': Topraksız ve Statüsüz Çerçeve (I): Kangren Kulp’ta Beş Kürd Daha Parçalandı Şeyh Abdulkerim Çevik’i Öldürmeyeceksin! Uygur Türkleri, Kürdlerin Yaklaşımı ve Dünyanın Geri Kalanı Sıra Kürd Dili ve Kültüründe mi? Tanrı Vardır ve Adı da Petrunya’dır Kürd Temsiliyeti de Nesi? Ayrışalım (III) -Rojava Kahramanları- Ayrışalım (II) Ayrışalım SUSAMAM, rapçı Miraç, Kürd Yanılsaması Karşılıksız Aşığın Kürd Hali Kayyım Atamaları Kime Karşı: KürDlere mi, KürTlere mi, Halklara mı? İyaz bin Ganem’e karşı İlhan Diken!!! Bağlar Belediye Meclisi: Medeni Ölüm 160 TL İstanbul’da Seçmen ve Aday Uyumu Kürdler İçin de 'Her Şey Çok Güzel Olsun!' Selçuk Mızraklı, Zorbalık, Handan Ekici Cumartesi Anneleri ve Sivil Alan 24 Haziran’da ne yapmalıyız? HAMLE: Şuursuzluğa Karşı HAMLE: Ciddiyete Davet! Onur Ünlü’den ‘Gerçek Kesit: Manyak’ HAMLE: Yerel Seçimleri Kazanmak, ama Nasıl? Afrin’de Siviller Öldükçe Güçlenmek! HAMLE: Peki ama Hangi Partiyle? HAMLE: Reform için Yerel Seçimler Ferdinand: Daima kendiniz olun ve Tres’e ne olduğunu sormayın! Ali Kemal Çınar û Génco Kemal’in ‘Adalet’i ve Kürtler İşkenceciler Çocuklarını Sevebilir mi? İllegalite ve Kürdler Sesi kesilen taşlar ve onların arasında bir şair Sansüre Karşı ‘Zer’ Kürdler; Rejim Yanlıları ve Karşıtlarının Fedaisi mi! Aziz Yağan-İrfan Burulday; Parlamentodaki Siyasi Partilere ve Kürd Seçmenlere Çağrı Geçmişle hesaplaşma, yarına köprü: Geçersiz oy Evet, Hayır, Boykot ve Kürdler için 4’üncü yol Biz O Hendekleri …! Ariel’den Arielle’ya: Küçük Deniz Kızı Türkiye, Almanya, Hollanda ve Nefret Söylemi Vank’ın Çocukları: Tarihsel Hakikat Mücadelesi Aziz Yağan: Türkiye’de toplumsal ve bölgesel anlamda Kürtlerin temsiliyeti yoktur Jale ve Mehmet Elbistan Vatandaş Anadilinde Konuş! Kürd Tarafı ve Post-Olgusal Siyaset Prensim, Ömrümün Kalanı Sensin! Derik Kaymakamına Sabotaj Ekşi Elmalar’a ilaveten PKK ile Nereye Doğru? Atatürk’ünü Arayan Ahmet Altan PKK Vekilleri Öldürmeyi Denedi mi! Yılmaz Erdoğan'ın Ekşi Elmalar'ı Kürdler Onursuz, Benliksiz, Haysiyetsiz mi! Kürdlerin Acılarıyla Alay! İki Ustadan Kısa Bir Film: Borrowed Time Kalandar Soğuğu: Bi Dur Be Adam! Medeni Ölüm, Alternatif Model, Fahriye Adsay Sevimsiz Düşünüşler... Halay, Abdullah Keskin, Avesta Koşun Kürtler, Köşede Kurtlar Şeker Dağıtıyor! Mustafa Kemal'in İçimizdeki Askerleri Haksızlık: 'Madımak: Carina’nın Günlüğü' Küçük Prens Kor’u Kor Yakar Demirkubuz'un Bulantısını Gözardı Etmemek Gerek Kuzeyliler Kuzey’e Sabitlendi mi? Kaplumbağa Kabuğu İçindeki 'Yitik Kuşlar'! Heine, Faşizm ve Romansero-Bimini Kürdler ve Diğer Milletler Terörist Değildir Hendek Tatbikatı sayesinde Tanrı Türk'ü Koruyacak Yas Öyküsü Cizre’de Çıkış Yokmuş, Peki Kuzey’de Var mı? İttifakın İç’ten Olanı Hey Sevgilim!.. Yok Bişey Lanetli Olan Mekanlar Değil İnsanlar IŞİD Alevilere saldırır mı? İç Savaş Kılıftır Acildir! Tüm Kürdlerin Dikkatine! Çocuklarımızı Yedirten ÖzYönetim! Sahte Kül Kedisi Bal Kabağını Yolda Yer FİLİZ KORKMAZ’ın anısına İslami Bireylere Günahkar Diyarbakır Hay Way Zaman / Dersim'in Kayıp Kızları Asasız Musa / Musayê Bê Asa Hayastan Aynı Yıldızın Altında Sen Aydınlatırsın Geceyi Bir Dersim Hikayesi Halam Geldi Günahın Dokunuşu / A Touch Of Sin Fare sen aslında... Pieta / Acı – Aziz Yağan
x