Efrin ya Kazanacak, ya Kazanacak!

Sorun bir kanton, bir parça, bir parti sorunu değil. Sorun, Kürd halkının bertaraf edilmesinin dört sömürgeci devlet tarafından bir bir proje dâhilinde hayata geçirilmek istenmesi sorunudur. Bu anlamda dört parçada ve dünyada halk olarak Efrin’e tüm gücümüzle sahip çıkma günüdür.

Aydın Dere

29.01.2018, Pts | 07:23

Efrin ya Kazanacak, ya Kazanacak!
Makaleyi Paylaş

Olay ve olguların neden ve sonuç ilişkileri irdelendiğinde Türkiye’nin dehşet bir sosyolojik gerçeği ile karşılaşılacaktır. Bir milyonluk orduya sahip Türk sömürgeci devletinin bir Kürd kasabası olan Efrin’e dönük savaş uçakları ve on binlerce çeteleriyle saldırması ve sivilleri hunharca katletmesi ve bunun devletin tüm kurumları, işçisinden soytarısına kadar desteklemesi bize şu gerçeği gösteriyor: Türk eğitim sistemi çarpık ve sorunludur. Tarih, sosyoloji, antropoloji ve siyasal bilgiler tamamen yalanlar üzerinden empoze ediliyor. Bilim, sanat ve felsefenin değeri bilinmiyor. Uygarlıklardan ve demokratik değerlerden nerdeyse nefret ediliyor ve bu değerlerin kendilerini böleceği düşünülüyor. Sosyal, çoğulcu ve demokratik hukuk devletinin ne olduğu bilinmiyor. Düşünen ve sorgulayan bir toplum değil, aksine hep sorgulanacağı psikozu içinde yalancı ve vurguncu yöneticilerini dinlerken kendilerinden geçiyormuş gibi yapıyorlar. Sonra darbeler oluyor ya da günlük yaşamda toplumun çoğu hukuksuzlukla karşılaşırken bile hukukun herkese lazım olacağı kavranamıyor. Hiç bir demokratik devrimler gelenekleri olmadığı için yöneticilerinden hep korkarlar. Oysa demokratik sistemlerde, yöneticinin halktan çekindiği ve demokrasinin halkın egemenliği olduğunu da bilmezler. Çarpık ve bilimdışı Türk eğitim sistemi bireyleri haktan, eşitlikten ve halktan yana değil de güçlüden, zalimden yana olan bir kişilik yaratığının farkında da değiller. Bu kitleler lümpen, kaypak ve dalkavuklaştırıldıkları için güç merkezine göre hareket ederler. Bunlar kimlik bunalımı içinde, kendi kimliklerini ötekilerin kadim kimliklerinin aşağılanması ve yok edilmesi üstünden geliştirdikleri fobik atraksiyonlarla eyleme geçerler. Bu eylemlilik namertlik, talan ve linç tarzındadır.

Kürdler, bir kez daha uluslararası ihanet ile karşı karşıya. Gün namus günüdür. Ulus olarak tüm gücümüzle Afrin\'e sahip çıkma günüdür. Sorun bir kanton, bir parça, bir pati sorunu değil. Sorun, Kürd halkının bertaraf edilmesinin dört sömürgeci devlet tarafından bir bir proje dâhilinde hayata geçirilmek istenmesi sorunudur. Bu anlamda dört parçada ve dünyada halk olarak Efrin’e tüm gücümüzle sahip çıkma günüdür. Öyle bir düşmanlık güdülüyor ki, zenefobi hastalığına dönüşmüş. Devletin tüm kurumları, Diyanet’inden, futbolcusundan, işçisinden işsizine kadar Afrin gibi bir kasabaya karşı “Ölüm” naraları atılıyor. Peki, “Efrin size ne yaptı?” diye soracak olursak, elbette hiçbir şey. Fakat Sur’dan Şırnak’a kadar yerle bir ettikleri kentlere dönük saldırılardan ve ardından dört sömürgeci devlet iç ihanetti de kullanarak Kerkük’ü düşürmelerinden aldıkları cesaretle Erfin’e saldırıyorlar. Bu saldırının içinde Türkiye, Suriye, Irak ve İran var. Rusya İran ve Suriye’nin hamisi ve müttefiki olarak Türkiye’nin saldırmasına izin verdi. Bu düpedüz bir jenosit uygulamasıdır. Yaklaşık bir milyonluk bir orduya sahip seksen milyonluk Türk devleti, ÖSO çeteleri, bu da yetmiyormuş gibi 72 iki savaş uçağının günlerdir bir kasabayı bombalaması tarihin en büyük alçaklıklarındandır. Dilini yasakladığın, varlığını bile inkâr ettiğin, anadilde tek bir anaokuluna bile izin vermediğin bu halkın sınır ötesinde özgürce yaşamak isteyen bir kasabasına bile tahammül edememek başka nasıl tarif edile bilinir? Hiçbir insani değer, hiçbir ahlak, mertlik ve insanlık gözetilmiyor. Türkiye’nin sahte bilim kurumları savaş naraları atıyor. Bu sahte ve ırkçı bilim kurumlarından geçen Kürdlerden kendilerini bir takım evrensel değerlere göre yetiştirebilen bir avuç aydın ve gerçek yurtsever kesim dışında geri kalanı hiçbir zaman iflah olamadılar. Çünkü bu bilim dışı eğitim sistemi beyinleri zehirliyor. Yıllardır barış ve kardeşlik uğruna katledildik. Efrin ile gördük ki insanlık yok. Acaba biz bir ders çıkaracak mıyız tüm bu namertliklerden? İşte bu hale getirilen bir halk bir milyon ordusu ile Efrin gibi bir kasabaya saldırısının namertlik ve utanç verici olduğunu bilmemesi ciddi sosyolojik bir analiz gerektiriyor.

Kürdler, bir kez daha uluslararası ihanet ile karşı karşıya. Gün namus günüdür. Ulus olarak tüm gücümüzle Afrin\'e sahip çıkma günüdür. Sorun bir kanton, bir parça, bir pati sorunu değil. Sorun, Kürd halkının bertaraf edilmesinin dört sömürgeci devlet tarafından bir proje dâhilinde hayata geçirilmek istenmesi sorunudur. Bu anlamda dört parçada ve dünyada halk olarak Efrin’e tüm gücümüzle sahip çıkma günüdür. Öyle bir düşmanlık güdülüyor ki, zenefobi hastalığına dönüşmüş. Devletin tüm kurumları, Diyanet’inden, futbolcusundan, işçisinden işsizine kadar Afrin gibi bir kasabaya karşı “Ölüm” naraları atılıyor. Peki, “Efrin size ne yaptı?” diye soracak olursak, elbette hiçbir şey. Fakat Sur’dan Şırnak’a kadar yerle bir ettikleri kentlere dönük saldırılardan ve ardından dört sömürgeci devlet iç ihanetti de kullanarak Kerkük’ü düşürmelerinden aldıkları cesaretle Erfin’e saldırıyorlar. Bu saldırının içinde Türkiye, Suriye, Irak ve İran var. Rusya İran ve Suriye’nin hamisi ve müttefiki olarak Türkiye’nin saldırmasına izin verdi. Bu düpedüz bir jenosit uygulamasıdır. Yaklaşık bir milyonluk bir orduya sahip seksen milyonluk Türk devleti, ÖSO çeteleri, bu da yetmiyormuş gibi 72 iki savaş uçağının günlerdir bir kasabayı bombalaması tarihin en büyük alçaklıklarındandır. Dilini yasakladığın, varlığını bile inkâr ettiğin, anadilde tek bir anaokuluna bile izin vermediğin bu halkın sınır ötesinde özgürce yaşamak isteyen bir kasabasına bile tahammül edememek başka nasıl tarif edile bilinir? Hiçbir insani değer, hiçbir ahlak, mertlik ve insanlık gözetilmiyor. Türkiye’nin sahte bilim kurumları savaş naraları atıyor. Bu sahte ve ırkçı bilim kurumlarından geçen Kürdlerden kendilerini bir takım evrensel değerlere göre yetiştirebilen bir avuç aydın ve gerçek yurtsever kesim dışında geri kalanı hiçbir zaman iflah olamadılar. Çünkü bu bilim dışı eğitim sistemi beyinleri zehirliyor. Yıllardır barış ve kardeşlik uğruna katledildik. Efrin ile gördük ki insanlık yok. Acaba biz bir ders çıkaracak mıyız tüm bu namertliklerden? İşte bu hale getirilen bir halk bir milyon ordusu ile Efrin gibi bir kasabaya saldırısının namertlik ve utanç verici olduğunu bilmemesi ciddi sosyolojik bir analiz gerektiriyor.

Türk devleti en kutsal kavramları da kirletti. Kıbrıs işgalinin adı \"Barış Harekâtı\" Zindan katliamının adı \"Hayata dönüş\" Hiç kimselere bir zararı olmayan Afrin’e saldırının adı da \" Zeytin Dalı Operasyonu\" koyulmuş. Yeryüzü Türkçülüğün Kürd düşmanlığına benzer bir düşmanlık, bir zalimlik ancak Saddam döneminde gördü. Ben bir Türk olsaydım Efrin’lilerin kendini savunma direnişine insanlık, mertlik ve yiğitlik adına gurur duyar devletimin bir kasabaya savaş açmasından utanç duyardım. Bir halkın kendisini ve yurdunu savunması onun en tabii hakkıdır. İnsanlık tarihi bize göstermiştir ki, bir halk davasında haklı ve kararlı olduktan sonra o halk yenilmezdir. Bugün Avrupa basını gözden geçirdim Türkiye\'nin Afrin işkâl girişimini haklı gösteren bir satıra rastlamadım fakat Efrin’lilerin kararlı direnişini öven onlarca yorum ve haber okudum. Bu anlamda Erdoğan ulusal anlamda Kerkük işgalinden cesaret alarak aynı savaş ve işkâl konseptini uygulamak istedi. Fakat bu konsepte kendisinin de özel bir planı da var. Erdoğan kendisini, ailesini ve yolsuzluk ve hırsızlık batağındaki avenesini kurtarmak için iktidarının ömrünü uzatmaya ihtiyacı var. Bunun için güya bir kahramanlığa ihtiyacı var. Bir milyonluk ordu, savaş uçakları ve çeteleriyle Afrin\'e saldırması gerekiyordu. Günler oldu bir metre ilerleyemedikleri gibi moralleri yerle bir. Erdoğan\'ın bu savaşta yenilmesi onun iktidarının sonu olacağı için çılgınlıklar yapıyor. Cihat çağrısı, Atatürk’e sarılıyor, Kızılelmacılığı oynuyor fakat insanlıktan söz bile etmiyor, edemiyor, çünkü böyle bir kültürü olmadığı için sahte bir zafere Kürd çocuklarının katliamı üzerinden ihtiyacı var.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
24838 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:04:43:21

Aydın Dere

Yazarın Önceki Yazıları

2021’DE ASİL RUHA ULAŞMAK Nasıl bir ulusal tavır? Kürdler ve Uluslararası İlişkiler ZİMAN MİROV Û HEBUN - DİL İNSAN VE VAROLUŞ Medeniyetler Çatışması ve Kürdler CORONA 19 SAVAŞÇILARI (1) Ezidiler’in çığlığı Kürdistan Davası Yeniden Doğuş Süreci ve Rojava Kürtler ve İdealizm Diriliş Ulus nedir ve Kürdlerin Uluslaşması Devletsizliğin Bitmez Azabı Ne olacak bu sefil ahvalimiz? Duh, îro gringî û pîrozîya Newroz'ê Sizlerden özür diliyorum Efrinli çocuklar Hollanda ve Kürdler Efrin ve uluslararası ilişkiler Londra’yı Gezerken... Dayan… Güneş Doğacak Üstüne! Kerkük ve Bağımsızlık! Yasaklı Dilin Yazarı Mehmed Uzun Eski Aydınlıkçı Ahmet Nesin Kime Çalışıyor? Ne Yapmak İstiyor? Hırvatistan Bağımsızlığın Mutluluğunu Yaşıyor İlk kez Birleşmiş Milletler'de Alevilik Tarih Lanetleyecek Hepimizi! Kutlu Doğum Haftası! Halepçe, El Enfal ve Devletleşmek Sağlıklı Bir Ulus Olmak İstiyorsak Düşünce Sistemin Bozuksa... Kürdler Neden Tuhaflaştı? 21. Yüzyılın 'Kürdistan yüzyılı' olacağı noktasında ortak bir düşünce var. Anadilin Ölümü Bir Halkın da Ölümüdür Sur'da Suriyeliler Seçmen Oldu, KCK Nerede? Çılgın Bir Plan Bir Kayıp Feryadı Türk Parlamentosu'ndan Ayrılma Zamanı Gelmedi mi? Kolombiya'da Savaş ve Barış Ahmet Altan ile Bir Anı Bir Röpörtaj... Kurtuluş Darbe ve Kürdler Günahkarız Yazıtlar Tapınağında Gerçekler Neden Acıdır? Biz Kürdler Aptal ve Türklerin Başına Belamıyız? AKP'de ki çatlaklar Kürdleri sevindirmesin Ulusal Birlik Ve Aydın Sorumluluğu Türkler Neden Rojava'ya Düşman? Sahi Dost ve Düşman Kimdir? Çanlar Kimin İçin Çalıyor PKK Neden Dünyanın Gazabına Uğramış Kürdler ve Devletleşmek İsmail Beşikci Lozan’daydı Dayanışma 'Akıl Vermek' Değildir Cenevre Görüşmelerinin Arka Planı Cenevre 3 Konferansı Hal û Ahvalimiz HDP Çaresizlik İçinde Hayatta Dair Notlar Devletsizlik, Kar Altında Bir Mezarlıktır Kalleşlik ve Yiğitlik Aziz Sancar Nobel’i Geri Verecek Tanrıça Ağlıyordu Türkiye İntihara Koşuyor Tahir Elçi Neden Katledildi? Nitelikli yada Niteliksiz Olmak Korku ve Yılgınlığa Kapılmadan Seçimin Düşündürdükleri Aydınlanma ve Kürdler Kürdler ulusal bilincin neresinde? Dehşet Bir Sömürgecilik! Bir Eylem Planı Öneriyorum Kadınlar Erteledi Ölümümü Her Yanımız Puşt Zulası İsyan ve Özgürlük Varoluş Ya Da Yok Oluş Prof. Dr. İsmet Şerif Vanlı İle Hayatı Ve Vasiyetine Dair Bir Söyleyişi Gece Yarısı Notlarım Lozan Antlaşması Tarihin Çöplüğünde Kürtler ve Devlet Olgusu Kimsiniz Yahu Kimsiniz? Türkiye'nin Kürd Düşmanlığı Kürdistan Devrimi Batı'da Demokrasi, Doğu'da Kürdistan Kazanacak Yeniden Doğuş Öyküsü Azerbaycan örnek olmalı Kürtlere - 2 Azerbaycan örnek olmalı Kürtlere - 1 Kürdistan'da Kutlu Doğum ve HÜDA-PAR Kürdlerin Seçim Heyecanı BM Halepçe ve Enfal’i Jenosid olarak kabul etmelidir Adaylığımı Geri Çekerken... Kadınlar ve Devletsizliğimiz Ey Yurdum.... IŞİD, Kobanê, İslam ve Uygarlık Kürtler ve İslam Kaosu Kerkük'ten Akdeniz'e Kürdistan Pazarı Kürdistan Bir Hayal Değil Kürd Ulusal Hareketi KCK'ye Önerimdir PKK Paradigma Değişikliğine Gidecek mi?
x