Azerbaycan örnek olmalı Kürtlere - 2

Bunun için Kafkas Kürtleri kılam söylerken siz ağıt diye dinlersiniz. Bunun için dilini, kültürünü özgürce yaşayacağı, özgür ve bağımsız bir vatan özlemleriyle acı çekip durmuşlar. Bir de her halkın bir devlet olduğu bir coğrafyada devletsizliğin bir halk için nasıl da bir tükeniş biçimi olduğunu iyi bilirler.

Aydın Dere

12.05.2015, Sal | 14:44

Azerbaycan örnek olmalı Kürtlere - 2
Makaleyi Paylaş
İnsanlar kurdukları kentlere, sanatçılar da eserlerine benzerler... Kimi kentler nesillerin, farklı uygarlıkların zamana yayılmış , hafızaları kimlikleri ve ruhlarıdırlar. Kentlerin mimari değerleri, estetiksel yapısı da insanlarına benzer; birer organizma gibi doğar, büyür ve bazen de Babil gibi izleri ve sırları kalır sadece… Kimi kentler de Berlin gibi küllerinden doğar. Bir de Roma, gibi kentler tarihin derinliklerinde insanları yolculuklara çıkarırlar. Her kent tarihsel ve estetiksel değeri kadardır ve tüm değerler silsilesi de kentlerin uygarlık düzeyini gösterir. Bakü’de moderniteyi ve geçmiş uygarlıkları bir arada sergiler. Dinlemesini bilirsen insanı sersem eden aşk, barış ve savaş öykülerini anlatır sana; hatta içli ezgiler, şiirler okur, ağıtlar yakar ve görebilirsen dans bile eder gözlerinde…

ZERDÜŞTLERİN TAPINAĞI

Tarihin derinliklerine, bağlarına, bahçelerine iniyorum Hazar kıyılarında, Zerdüşt’e konuk oluyorum. Zedüşt inancı buralara kadar hükmetmiş, derin izler bırakmış ve ardından gelen din onu tümden silemediği için karışmış içine.

Evliya Çelebi de Bakü’deki Ateşgah’tan bahsediyor yüzyıllardır sönmeden yanmaya devam eden gaz ateşinin etrafında tapınaklar varmış ve orada bir odada misafir kaldığını vurguluyor. İran, Hindistan, Pakistan’dan Zerdüştler buraya gelirmiş ve burası onlar için Mekke gibiymiş. R.T. Erdoğan, dilini yasaklı tuttuğu Kürdline ve özgürlüğüne karşı Kürtçe’ye çevrilmiş Kur’an’ı havaya kaldırıyor, göya kendisince Zerdüştlüğü aşağılıyor. Öyle ya Saddam gibi İslam’ı sömürü aracı yapacaksın Kürd-Ezidi kadınları yaşlarına göre pazarlarda satan ve insanları boğazlayan İŞİD’e yandaş olacaksın ve Şark kurnazlığı yaparak Zerdüşt’e dil uzatacaksın. Oysa Zerduşt inancı Semavi dinlerden biri, kutsal kitabı Avesta ise 125 kitaptan biri ve dört kitabın da esin kaynağıdır... İslam teorik olarak bu dinlerin hepsine de saygılıdır, çünkü felsefesini burdan alır. Aleviler ve Ezidiler’de tarih boyunca iftiralarla aşağılanmadılar mı? Düşünün, komşusuna bir hakareti görülenin dahi Cemevine alınmadığı bir inançtan sözediyoruz; eline, beline, diline sadık olmayı temel felsefe yapanlara iftira atanların emellerine bakarsanız neden sonuç ilşikisini kolay sağlarsınız yapılan bu zulümlerin.

ATEŞ HALEN MUKADDES

Azerbaycan’da yöre halkı hâlâ ateşi mukaddes görüyor. Öyle ya, tüm inançlarda ve bilime göre de güneş, yani onun yeryüzü yansıması ateş yaşamın dört temel kaynaklarından biridir. Demek atalarımız hiçte aptalca inanmamışlar. Vucudumuzda ki molekilleri yani biziz yapan tüm elementleri Güneş gibi yıldızlardan almışız ve hâlâ onunla yaşıyoruz. Bugün kü İŞİD’in saldırılarına benzer saldırılarla, kan ve kılıçla ilerlemişler Hazar boylarına. Büyük kısmı şimdi Şia, bir kısmı da Suni olmuş. Ama Azeriler ULUS olamayı dinlerinden üstün tutuyorlar. Din neredeyse hiç etkili değil. Zaten dinleri uluslarından üstün tutanların coğrafyaları kan revan içinde. Kürdlerin çoğu Azeriler gibi Şia fakat İran’da ki gibi hiç mi hiç tutucu değiller. Bunda Ekim devriminin etkisini ve bilimsel eğitimin payını görmek gerekiyor. Ulus bilinci çok etkin, din değilde ulus olarak var olabileceklerini, bağımsız ve özgür olabileceklerini biliyorlar ve bunun için başarmışlar da. Ateşe geçmişten kalan bir saygıları var. Bizde ki gibi ateşi suyla söndürmezler. Ateşe yemin ederler. “Işık hakkı, ateş hakkı” diyenler var. İşte Azerilerin ve ordaki halkların da bir zamanlar Zerdüşt adında bir Kürd peygamberleri, Avesta gibi insana ve doğaya saygıyı esas alan kitapları varmış; Hürmüz adındaki Tanrı Gökte yaşıyor, yani semavi dinlerden farklı değil Tanrı inancı. Güneş O’nun gözü sayılır. Yerdeki alev ise onun yansıması, yani moneteyist ve tek Tanrılı bir din; aslında İslam bilginlerinin de saygı duyduğu bir inanç.

AZERBAYCAN VE RUSYA KÜRDLERİ

Kürd halkının yaklaşık yüzde ikisini oluşturan Eski Sovyetler Birliği, şimdiki Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) cumhuriyetlerinde yaşayan Kürdlerin önemli bölümünü teşkil etmektedir. Bugün de \"Eski Sovyet Kürdleri\" olarak tanımlananlar binden fazla köy, kasaba ve kentlerde dağınık biçimde yaşamaktadır.

BDT devletlerinde yaşayan Kürdler, tarihsel kökenleri itibarıyla dört kesimden oluşmaktadır: Azerbaycan (Nahçıvan) Kürdleri. 2.Türkmenistan Kürdleri. 3. Ermenistan, Gürcistan Kürdleri. BDT Kürdlerinin hemen hemen yarısı Azerbaycan Cumhuriyeti’n de dir. SSCB “Büyük Sovyet Ansiklopedisin de 1937 yılında Sovyetler Birliğinde yaşayan Kürdlerin yarısının Azerbaycan’da olduğunu tescil etmişti. Ne var ki, asırlardan beri devam eden asimilasyon sonucunda BDT Kürdleri içerisinde kendi ana dillerini en sınırlı kullanan da Azerbaycan\'da ki Kürdler olmaya başladı. Çok ciddi politik ve sosyolojik nedenleri vardır elbette tüm bu uğursuzlukların. Bu ülkede yerleşik olan yaklaşık 1 milyon Kürd neredeyse yarıya inmiş durumda.

Azerbaycan’a yakın coğrafyada ise genellikle Nadir Şah döneminde İran\'ın Kuzey ve Kuzey Doğu hudutlarına göçertilen Kürdlerin bir kısmı İran\'ın Türkmenistan sınırına yerleşen Horasan eyaletinde Horasan Kürdleri olarak adlandırılmaya başlanmış, diğer bir kesimi ise İran ve Rusya İmparatorlukları arasında sınırların netleştirilmesiyle Türkmenistan’ın içerisinde kalmıştır. Sayıları yaklaşık 300 bin olan Türkmenistan Kürdleri, asimilasyonu derinden yaşayan bir topluluktur. Yüzde 60 oranında asimle edilmiştir.

20. yy.ın başlarında Sovyet hükümeti kurulurken Kürd faktörü; Kafkasya\'daki ağır milli sorunların çözümünde kullanılmış ve sonra terk edilmiş ve 90\'lı yıllarda Sovyetlerin çöktüğü dönemlerde de Sovyet Kürdleri’nin sorunları görmezden gelinmiş. Bu halk, tarihi toprakları üzerinde hak sahibi olmak ve hatta yaşamak hakkından men edilmiştir.

“Azerbaycan Kürdleri” kitabının yazarı A. Bukşpan’a göre “1919 yılında Müsavat-Daşnak kanlı dönemi ve General Dro öncülüğündeki Daşnak örgütünün saldırıları, Kürdleri Nahçıvan’dan Türkiye ve İran’a kaçmaya zorladığını yazar.

Sovyet hükümetinin kurulmasıyla Kürdler geri dönmeye başladılar. 1926’da kitleler halinde Ararat ötesinden döner ve Arazdayan ilinde yerleştiler. Bukşpan’ın ileri-geri göçe zorlanan “Zilan Kürdleri” dediği Kürdler, genellikle Buruki ve Celali Kürd aşiretlerine mensupturlar. 1937’de Stalin’in gazabına uğrayanlarda onlardı. Kürdlerden oluşan 18 yerleşim biriminin sakinleri geride tek bir kişi bırakılmaksızın Arazdayan’dan toplanarak yük trenleriyle sürülmüştür bilinmezliklere doğru. Sizlere Dersim’i hatırlattığımı biliyorum. Tarihte hiç bir halk bu denli saldırılarla oradan buraya kaçmamıştır, hiç bir halk bu denli asimilasyona tabi tutulmamıştır. Her bir ailenin trajik bir öyküsü var, parçalanmışlıklar, kaybolmalar derken geride ağıtlar ve yanık kılamlar bırakmışlar.

Bunun için Kafkas Kürtleri kılam söylerken siz ağıt diye dinlersiniz. Bunun için dilini, kültürünü özgürce yaşayacağı, özgür ve bağımsız bir vatan özlemleriyle acı çekip durmuşlar. Bir de her halkın bir devlet olduğu bir coğrafyada devletsizliğin bir halk için nasıl da bir tükeniş biçimi olduğunu iyi bilirler. Kafkas Kürd aydınları düşünsel olarak niteliklidir, dillerine, kültürlerine sıkıca sarılmışlar ama ne eylersiniz imkansızlık ve çaresizlik işte... Bir de çok sahipsiz bırakılmışlardır; kurtların daldığı bir sürü gibi dağılmışlar, ürküp korkmuşlar, korkunç acılar yaşamışlıklarına dair beni sarsan öyküler dinledim seksen yaşındaki kürltür adamı Ehmede Hepo’dan.

AZERBAYCAN’DA Kİ KÜRD AYDINLARI

Tanıştığım Kürd aydınlarının ortak duygu ve düşünceleri özce şöyle: Hep özgür bir Kürdistan hayaliyle yaşadılar, gelişmeleri yakından takip ettiler, savaşan her örgüte destek sundular, Gerilla ve Peşmerge saflarına katılanlar da olmuş; bazen hayal kırıklığına da uğramışlar ve şimdi yeniden umutlanmışlar. Güney Kürdistan onlara bir heyecan vermiş, gidip gelenleri var. Kafkasya’da kendilerini koruyan bir vatanları olmazdı ama Kürdistan bir vatan olsun istediler, olsun da uzak olsun istediler. Henüz olamamasının nedenlerini de bilmiyor değiller. Kürtler bir statüye sahip olmasın diye dinsel ve ideolojik tezlerle nasıl manipüle edildiklerini, kolonyalizm Kürdistan’da ümmetcilik ve solculuk tezleriyle beyinleri nasıl dumura uğrattığını, Kürd halkının kendi kendisini yönetmeyi esas almayan örgütlemelerin hepsinin de kolonyalist devletin projeleri olduğunu savunuyorlar. Kapitalizmi olmayan bir halka sınıf mucadelesiyle gelmek, ya da Politik İslamcıların zulmü ve tecavüzü altında inim inim inleyen bu halka yetmiyormuş gibi üstüne üstlük tekrar ümmetçilikle gelmek kadar hayince bir uygulamanın olamayacağını, bunların sömürgeci devletlerin Kürdistan’da geliştirdiği projeler olduğunu, her Kürdistan parçasının kendisine özgü sosyolojinin olduğunu. Kuzey’de çok önemli bir kimlik bilincinin ve örgütlenmemin yaşandığını, bağımsızlığın kolay olmadığını ncak somut gerçeklerle bir statü talebinin olması ve ulusal birlik konusunda daha samimi olması, bağımsızlık hazırlığında olan Güney’in kayıtsız şartsız desteklenmesi gerektiğini, gerilla ve Peşmergenin aynı cephelerde savaşmasından da büyük gurur duyduklarını anlatıyorlar.

Kürd aydını Diplomat gazetesinin redaktörü Tahir Sileman beni ziyarete geldi. Orta yaşlı, oldukça dinamik, mütevazi biri. Uzun yıllardır Kürdistan davasının bir neferi, hoşsohpet, defalarca Kandil’e gidip gelmiş. Dün akşam da Hewler’den dönmüş. Gazetesi için önemli görüşmeler ve röportajlar yaptığını anlatıyor, Neçirvan Barzani ve hükümet yetilileriyle görüşmüş, gelişmelerden çok umutlu olduğunu anlatıyor ve bana Diplomat’ın birçok sayısını da getirmiş. Göz atıyorum. Sayfanın başında Büyük devlet adamı unvanına sahip Haydar Aliev’in Azerice “Kürd xalkı mubariz ve kahraman bir halktır” sözü yazılı. Tüm Kürdistanlı göçlere eşit mesafaden Kürtçe ve Azerice dilinde haber ve yorumlar var. Diplomat haftalık bir gazete, hada da güçlendirmek istiyor. Tahir Azerbeaycan’da süratle devam eden asimilasyondan yakınıyor ve bunun önüne geçmenin yollarını arıyoruz diyor. Bakü merkezinde bir Kürd Kültür Merkezi projesini için destek arayışında olduğunu anlatıyor. Oldukça haklı, hakikaten orada yaşayan Kürd potansiyelin buna çok ihtiyacı var.

SAYGIN BİR KÜRD YAZAR VE BİLİMADAMI ASKEROV

Eski Sovetler Birliği’nde Kürdler ve Kurdoloji çalışmalarıyla bilinen Yazar-Bilimadamı Şamil Eskerov 2005 yılında vefat etmişmiş, fakat müthiş bir hayat öyküsü var.. Azerbaycan’da Kürtler ve kültürleri üzerine araştırmalar söz konusu olduğunda, Kürt ve Azeri akademisyenlerin istisnasız ortaklaşa tavsiye ettikleri tek adres Şamil Eskerov’dur. Şimdi onlarca eseri durmaktadır. Şamil Eskerov bugün Ermenistan’ın ihlak ettiği Karabağ’ın Kelbecer kentinde 1929 yılında doğmuş. Eskerov 1953’te Kominist Parti Gençlik Teşkilatı Komitesi’nin 1. sekreteri olur. 1954’te onun rehberliğinde Komsomol Teşkilatı, Sovyetler Birliğinin genelini kapsayan yarışmada birincilik alır. Sovyetler Birliği Komsomolu’nun ‘Şeref Kitabı’na adı yazılır.

Ş. Eskerov 1954’de girdiği Bakû Yüksek Parti Okulu’nu 1959’da üstün başarı ile bitirir. Kelbecer’de Devlet baş tedarik Müfettişi olarak atanır. Bir yılda Kolhozların devlete sattığı yün miktarını iki katına çıkarır. İldeki kolhozlar gelirini ikiye katladığı için ‘Kolhoz verimliliğini artırma ödülü’ne layık görülür. Tarih ve matematik eğitimi alan Eskerov daha sonra Azerbaycan İlimler Akademisi Şarkıyat Enstitüsü’nde ‘Cigerxwun’un Hayatı ve Edebi Yaratıcılığı’ adlı doktora tezini yazar. O, büyük kürdoloğ Qanade Kurdo’nun Petersburg’a gönderdiği Ahmedê Xanî’nin Mem u Zin’ini ilk kez orijinalinden Azeri diline çevirir. 30’dan fazla kitabın yazarı olan Eskerov Sovyet Kafkasya Cumhuriyetlerinde ‘Dünyanın 8. harikası’ diye adlandırılan Kelbecer şehri ‘Diyarşunaslık Müzesi’nin de kurucusudur. O’nun onlarca yıllık derleme ve 12 yılda kurduğu ve direktörlüğünü yaptığı müze 5 bin adet doğa, tarih ve etnografya malzemesini ihtiva ediyordu. Bu emeğinden dolayı ona ‘Emektar medeniyet işçisi’ unvanı verilir. Ayrıca Eskerov iki katlı evini adeta şehir kütüphanesine dönüştürmüş. Şahsına ait 30 bin kitaplık kütüphanesi de müze gibidir. 1993’te Azerbaycan ve Ermenistan savaşında Eskerov’un o ünlü müzesi ve kütüphanesi Ermenistan’nın eline geçer. Hâlâ bölgelere giriş yasağı olduğu için müze ve kütüphanenin akıbeti bilinmiyor. Ermenistan’nın işgalinden sonra uğradığı ağır kayıplara isyan eden Eskerov: “Onlarca yılda derlediğim ve 12 yılda kurduğum müzeme, otuz bin kitaplık kütüphaneme ve otuz beş yıl tuttuğum günlüklerime ağlıyorum” diyormuş ve bu acısıyla fefat etmiş.

Gezimin dördüncü gününde uzun yıllardır Bakü’de yaşayan Batmanlı, Şair Fesih Alioğlu ile Bakü Kürdlerinden İşadamı Şair Tariyel Calilov sağ olsunlar sabah gelip beni otelimde buldular. Programlı biçimde akşama kadar o güneşli günde gezdirdiler. Eski kentten modern kette, Hazar rıhtımında, güllerle bezeli bahçelerde... sonra kentin en gözde bahçe restorantında götürdüler, Azerilerin karışık kebaplarından yiyoruz. Bana Bakü’yü, sistemi, Azerbaycan’da ki Kürdlerin sosyolojisini anlatıyorlar. Zaman, zaman edebiyat ve sanattan konuşuyoruz. Bir ulusun devlet olmasının avantajlarını düşünüyorum. Jepleriyle beni bir de gece gezdiriyorlar. Bir uçurumdayız altımızda hazar körfezi ve uzayıp giden kordon boyu... İnsanlar ailece bu güzel havada özgürlüğün tadındalar. Hazar’da dans eden renga rek yakamozlar, kentin ışıltısı bana özgür Kürdistan özlemini derinden hissettiriyor. Yüksek bir seyrengahtayız, altımız uçurum ve deniz kıyısı. Fesih azericeye iyi kaptırmış kendisini. Bana “seni aşağı dürürax” diyor.“Aman Fesih daha yaşamak istiyorum” diyorum. Azericede düşürmek aşağılara inmekmiş ve gülüyoruz.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

13941 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:22:20:36

Aydın Dere

Yazarın Önceki Yazıları

2021’DE ASİL RUHA ULAŞMAK Nasıl bir ulusal tavır? Kürdler ve Uluslararası İlişkiler ZİMAN MİROV Û HEBUN - DİL İNSAN VE VAROLUŞ Medeniyetler Çatışması ve Kürdler CORONA 19 SAVAŞÇILARI (1) Ezidiler’in çığlığı Kürdistan Davası Yeniden Doğuş Süreci ve Rojava Kürtler ve İdealizm Diriliş Ulus nedir ve Kürdlerin Uluslaşması Devletsizliğin Bitmez Azabı Ne olacak bu sefil ahvalimiz? Duh, îro gringî û pîrozîya Newroz'ê Sizlerden özür diliyorum Efrinli çocuklar Hollanda ve Kürdler Efrin ve uluslararası ilişkiler Efrin ya Kazanacak, ya Kazanacak! Londra’yı Gezerken... Dayan… Güneş Doğacak Üstüne! Kerkük ve Bağımsızlık! Yasaklı Dilin Yazarı Mehmed Uzun Eski Aydınlıkçı Ahmet Nesin Kime Çalışıyor? Ne Yapmak İstiyor? Hırvatistan Bağımsızlığın Mutluluğunu Yaşıyor İlk kez Birleşmiş Milletler'de Alevilik Tarih Lanetleyecek Hepimizi! Kutlu Doğum Haftası! Halepçe, El Enfal ve Devletleşmek Sağlıklı Bir Ulus Olmak İstiyorsak Düşünce Sistemin Bozuksa... Kürdler Neden Tuhaflaştı? 21. Yüzyılın 'Kürdistan yüzyılı' olacağı noktasında ortak bir düşünce var. Anadilin Ölümü Bir Halkın da Ölümüdür Sur'da Suriyeliler Seçmen Oldu, KCK Nerede? Çılgın Bir Plan Bir Kayıp Feryadı Türk Parlamentosu'ndan Ayrılma Zamanı Gelmedi mi? Kolombiya'da Savaş ve Barış Ahmet Altan ile Bir Anı Bir Röpörtaj... Kurtuluş Darbe ve Kürdler Günahkarız Yazıtlar Tapınağında Gerçekler Neden Acıdır? Biz Kürdler Aptal ve Türklerin Başına Belamıyız? AKP'de ki çatlaklar Kürdleri sevindirmesin Ulusal Birlik Ve Aydın Sorumluluğu Türkler Neden Rojava'ya Düşman? Sahi Dost ve Düşman Kimdir? Çanlar Kimin İçin Çalıyor PKK Neden Dünyanın Gazabına Uğramış Kürdler ve Devletleşmek İsmail Beşikci Lozan’daydı Dayanışma 'Akıl Vermek' Değildir Cenevre Görüşmelerinin Arka Planı Cenevre 3 Konferansı Hal û Ahvalimiz HDP Çaresizlik İçinde Hayatta Dair Notlar Devletsizlik, Kar Altında Bir Mezarlıktır Kalleşlik ve Yiğitlik Aziz Sancar Nobel’i Geri Verecek Tanrıça Ağlıyordu Türkiye İntihara Koşuyor Tahir Elçi Neden Katledildi? Nitelikli yada Niteliksiz Olmak Korku ve Yılgınlığa Kapılmadan Seçimin Düşündürdükleri Aydınlanma ve Kürdler Kürdler ulusal bilincin neresinde? Dehşet Bir Sömürgecilik! Bir Eylem Planı Öneriyorum Kadınlar Erteledi Ölümümü Her Yanımız Puşt Zulası İsyan ve Özgürlük Varoluş Ya Da Yok Oluş Prof. Dr. İsmet Şerif Vanlı İle Hayatı Ve Vasiyetine Dair Bir Söyleyişi Gece Yarısı Notlarım Lozan Antlaşması Tarihin Çöplüğünde Kürtler ve Devlet Olgusu Kimsiniz Yahu Kimsiniz? Türkiye'nin Kürd Düşmanlığı Kürdistan Devrimi Batı'da Demokrasi, Doğu'da Kürdistan Kazanacak Yeniden Doğuş Öyküsü Azerbaycan örnek olmalı Kürtlere - 1 Kürdistan'da Kutlu Doğum ve HÜDA-PAR Kürdlerin Seçim Heyecanı BM Halepçe ve Enfal’i Jenosid olarak kabul etmelidir Adaylığımı Geri Çekerken... Kadınlar ve Devletsizliğimiz Ey Yurdum.... IŞİD, Kobanê, İslam ve Uygarlık Kürtler ve İslam Kaosu Kerkük'ten Akdeniz'e Kürdistan Pazarı Kürdistan Bir Hayal Değil Kürd Ulusal Hareketi KCK'ye Önerimdir PKK Paradigma Değişikliğine Gidecek mi?
x