Kürd Mirleri, Kürdistan Ve Bazı Teoriler

Bazı çevreler bilinçli yada bilinçsizliklerinden dolayı Kürd Mirlerinin “ulusal bilinçleri olmadığını.

Aso Zagrosi

07.04.2014, Pts | 21:11

Kürd Mirleri, Kürdistan Ve Bazı Teoriler
Makaleyi Paylaş
Bazı çevreler bilinçli yada bilinçsizliklerinden dolayı Kürd Mirlerinin “ulusal bilinçleri olmadığını......... “ söylüyorlar. Kürd Mirlerini gündeme getirdikleri zaman bir dizi laf salatasının içine “Kürd Mirleri Ulusal değil” ve “ katlıamcıydılar”.

Bilinçli bir şekilde bu teoriyi geliştirenler amacı Kürdleri tarihlerinden koparmaktır.

Bir halkı en iyi yok etme yolu onu tarihine karşı düşman haline getirmektir. Yada tarihlerinde övünebilecekleri fazla bir şeyleri olmadığını kabullendirmektir.

Bilinçsizce bu teoriyi geliştirenler ise cehaletlerinden ve düşmanın kendilerine sunduğu malzeme ile kendi tarihlerini yorumlamalarındandır.

Kürdlerin bu tip tespitleri ciddi bir şekilde sorgulamaları gerekiyor.

Kürd Mirlerinin Osmanlı yada Fars devletleriyle karşılıklı mektuplaşmalarından Kürd Mirlerinin gerçek konumları ve istemleri anlaşılamaz.

En azından Şêx Ubeydullah Nehrî’nin 1880 Devrimi sırasında Osmanlıları oyalamak için gönderdiği mektuplarla ve Bağımsız Kürdistan’ı kurmak için dış güçlere gönderdiği mektupları biliyoruz .(Detaylar için Şêx Ubeydullah Nehrî üzerine yaptığım çalışmaya bakabilirsiniz)

En çok tartışılan Kürd Mirlerinden biri de Mîr Bedirxandir. Aslında Mîr Bedirxan çok kısa bir süre Botan Mirliği’nin başında bulunuyor. Revanduz Mîri Paşayê Kore Osmanlılara karşı direnişe geçtiği zaman Mîr Sevdîn(Seyfeddîn) Botan Mîrliğinin başındaydı. Mîr Sevdîn Mîr Mehemed önderliğinden gelişen harekete katıldığından dolayı hareketin yenilgisinden sonra Bağdat’a kaçıyor. Yani Mîr Bedirxan’ın iktidarı 1838-1847 yılları arasındadır. Toplam 9 yıl.

Bazıları onun Mutasarrıflığından hareketle “Osmanlı memuru” ve “vergi toplayıcısı” olarak değerlendiriyor. Bu tespitler ayakları hava tespitlerdir.

Mîr Bedirxan Mir Mehemed’in yenilgisinden sonra tekrar Cizre’yi ele geçiriyor ve yenilgi alıyor. Onun yaşamı incelendiği zaman 1838 den 1839 Nizip savaşına kadar Osmanlıların talimatlarını dinliyor. Nizip savaşından sonra Osmanlı Valilerini tanımıyor ve Mutasarrıf olarak davranmıyor. Belgeler sağlıklı bir gözle irdelendiği zaman Mîr Bedirxan Botan Hanedanlığını yeniden inşa etmek amacında olduğu açık bir şekilde görülüyor.

O Botan Hanedanlığı sayesinde bir dizi Kürd şairi, edebiyatçısı ve bilim adamı yetişti.

En iyisi sözü Kürd şairlerinin Mîr’ine Melayê Cizîrî’ye bırakalım:

„Ger lûlûy mensur ji nezmê tu dixwazî

Wer şî\'rê Mele bîn, te bi Şîraz çi hacet“ diyerek şiirlerini Sadi ve Hafizi Şirazi\'nin şiirlerinden daha üstün görüyor.

Melayê Cizîrî sadece kendisini Şirazi\'lerden üstün görmekle kalmıyor, vatan aşkınıda şöyle ifade ediyor:

„Gulî baxê Îremî Botanim

Şeb ciraxî şebî Kurdistanim“

Melayê Cizîrî bir şiirinde Cizîreyi dünya başkenti, Botan Mîrî, Mîr Şeref\'ı dünya kralı ilan ediyor. 7 iklim dediği tüm dünyadır.

Ma Cizîre şubhî darê textê heft eqlîm bît

Hem bi hukim û selsenet Îskender û Fexfurbî

Xasê teşrîfa te bin derya û derbendê Ecem

Da xelatên her seher sed zerkeş û mexmur bî

Ger çî der eqlîmê rabe hatî textê selsenet

Padşahê heft eqlîman selam karê te bî

….......................................

Ne tenê Tebrîz û Kurdistan li ber hukmê te bin

Sed wekî şahê Xoresanê di ferwarê te bî………..

Haci Qadri Koyi ise kendisini Ahmedê Xanî\'nin devamcısı ve onun davasının sürdürücüsü olduğunu açık açık vurguluyor..

Haci, Yezdanşêr üzerine yazdığı şiirinde onun iktidarını Hindistan\'a kadar öngörüyor.

.

Bedirxanî li ser la çê le mew paş

Le her lawe detanharin weku aş

.............

Emîrek mawe paşaye

Gotî Kêye? Gotim şêre

Goti Lêre? Gotim lêre heta Taran û Hîndîstan Be xoy şêre wekî nawî le şerda dujmin endaze

Temayan her bew mawe tewawî xakî Kurdistan

Heçî cêgay umêd mane û ewey dil xoş deka emro

Kesî dî lew beder nabête xemxurî gelî Kurdan

(Haci Qadri Koyi üzerine daha detaylı bilgiler için daha önce Newroz.Com\'da yayınladığım makaleme bakınız)

Bugün “Soran Edebiyatı “ dediğimiz Kürd edabiyatı Baban Mîrlîği döneminde vücut buldu ve gelişti. Şair Nali, Salim ve Kurdi Baban Mirliğinin kendilerine sunduğu ortamdan yararlanarak Kürdçe eserlerini verdiler.

Baban Mirlerini gözden düşürmek için onlarında “ulusal bilinçleri” olmadığını söyleyecekler.

Bugün sizinle Babanların son Mîr’i olan Ahmed Paşayê Baban ilgili bir yabancı yazarın kaleminden bazı gerçekleri aktaracağım.

Bir çoğumuz A.Chodzko’yu biliyoruz. A.Chodzko 1857 yılında Paris’te Journal Asiatıque’te Kürd Dili Üzerine- Suleymaniye lehçesi adlı bir çalışmayı yayınlıyor. A.Chodzko Dil Çalışmasının hemen girişinde “bu çalışma sadece benim yaptığım çalışma değildir” diye giriş yapıyor. A.Chodzko yazının girişinde devamla 15 yıl önce Xorasan, Alamut, Hamadan, Guerus, Texti Suleymaniye , Maraga ve Şahi gölünün çevresinde yaşıyan bazı Kürd aşiretlerinin dillerine dair bazı notlar toplamıştım. Fakat , eğer talih benim umutsuzluğuma yetişmemiş olsaydı,

not aldığım bu param parça bilgilerle hiç bir pozitif bir sonuca ulaşmayacaktım.

1853 yılında Suleymaniye halkından Bebe Kürdlerinin mırasçısı şefi Ahmed Xan Paris’e geldi. Ahmed Xan beni Kürdçe üzerine araştırma yapmaya teşvik etmeye ve cesaretlendirmeye çalıştı. Kürdçe grameri ve ekte sunacağımız metinleri konrol etti ve büyük oranda da kendisi dikte etti. Paşa, ağır hastalığından dolayı yatakta kalmasına rağmen yardımcı oldu. Çalışmamız Paşa’nın hastalığından dolayı bir kaç defa kesintiye uğradı. Sonuçta 1864 yılının son ayında çalışmamızı bitirdik.

Bu arada tüm filolojik materiyeller bana sözlü olarak aktarılmıştı. Ben bu çalışmayı bir kaç dil uzmanının kontrolunden geçirmeden yayınlamak istemiyordum. Kaldı ki, Ahmedxan bana Osmanlıca ve Persçe’yi kendi aşiretinin dilinden daha iyi bildiğini itiraf etmişti.

Suriye’nin Şam şehrinde meşhur büyük Kürd bilgini Molla Xizir varmış. Daha edebiyat alanında Nalî Efendi diye bilinir. Nalî Efendi kendisini ilkesi Kürdistan’ın farklı lehçelerine adamış. Ayrıca Nalî Efendi Arapça bir gramer kitabını Kürdçe’ye çevirmiş.

Ahmedxan Nalî Efendi’yi kişisel olarak tanıyormuş. Ahmedxan, beni ulusunun yıldız filologu ile ilişkiye geçirmeye söz verdi. Ayrıca bana 16.yüzyılda yaşayan ve Pers Cami’nin çağdaşı olan bir şairin Kürdçe şiirlerini verecek. Bu şair Şêx Ahmedtir, Mezopotamya’da Cizre de doğmuştur. Ayrıca onun Mem û Zîn diye şiirsel erotik bir eseri de var. Mem û Zîn, Arapların Leyla ve Mecnun ve Perslerin Ferhat ve Şirin’i gibidir.

Bu arada Ahmedxan aracılığıyla Garzoni’nin Kürdçe gramerinin düzeltilmiş yeni bir baskısını yapmak istiyordum. Ahmedxan Garzoni’nin yazdıklarını okuduğum zaman onu yoruyordu ve çok az kelimeyi anlıyordu. Ya sorun Garzoni’nin İtalyan ortografında sorun vardı, yada benim noble profesörüm Amediye lehçesini tam anlamıyordu.

Tam da bu araştırmalar esnasında Ahmedxan Paris’ten İstanbul’a çağrıldı. Bundan dolayı bu filolojik çalışmayı bu haliyle yayınlıyorum. Nalî Efendi belki asla gelmeyecektir.

“Benim esas dil otoritem Ahmedxandır”(Journal Asiatique, Etudes Philoloqiques Sur La lanque Kurde- Dialecte de Soleimanie, 1857, 297-301)

A.Chodzko’nun yazısını özetleyerek aktarmaya çalıştım. Yazarın burada sözünü ettiği “Ahmedxan” yada “Paşa” olarak Kürd şahsiyeti “Ahmed Paşayê Baban”dır. Suleyman Paşayê Baban 1838 yılında öldüğü zaman Ahmed Paşa onun yerine geçiyor. Ahmed Paşa Baban Mirliğini yeniden canlandırmaya çalıştığı bir ortamda Osmanlı Valilerin ve İran’ın bir dizi saldırıları neticesinden iktidarını kayıp ediyor ve İstanbul’a sürgün ediliyor. Aslında “Ahmed Paşayê Baban”nin çok ilginç bir yaşamı var.(Ayrı bir yazıda Baban Mirlerinin üzerine durmak gerekiyor)

Kürd şairlerinin Piri Nali, Ahmed Paşayê Baban için yazdığı şu şiir çok şey ifade ediyor:

“Ta felek dewrey neda , sed kewkeyi awanebû,

kewkeyî Mîr mubarek telhetî peyda nebû….

………………

Ta Suleymanan nebûne sedrî textî axîret,

Ahmedî muxtarî ême şahî textî ara nebû…”

Şêx Riza Talabanî’de bir şiirinde Ahmed Paşayê Baban’a methiye dizerek şöyle yazıyor:

“Yani hem namî nebî, Hazretî Ahmed Padîşah,

fexrî dîn, kanî heya, behrî kerem û kuhî fiqar,

medhî îhsanî bekem, îlmî bikem û fezlî bikem!!!”

Osmanli Sultanlarına, Şeyhlere, ağalar ve Osmanlı valilerine ve akrabası olan Talaban Şeyhlerine ateş püskürten şiirler yazan Şêx Riza Talabanî Ahmed Paşa Baban hakkında böyle methiyeler yazmasının altında Baban Kürd iktidarıydı. İnsan bunu açık bir şekilde onun “Le bîrim tê Silêmanî” adlı şiirinde görüyor.

A.Chodzko’nun da açık bir şekilde kabul ettiği Babanların son Miri Ahmed Paşayê Baban söz dil çalışmasının ortağıdır.

Nali, Mevlana Xalid Şarezorî, Elî Berdaşanî, Şêx Riza Talabanî, Salim, Kurdî ve Hacî Qadrî Koyî gibi Kürd şairlerinin övgüler dizdiği Baban Mirlerini ve yıkılışından sonra arkasında göz yaşları döktükleri Baban Mirliğini ve hasta yatağında yabancı dil bilimcilerini Kürdçe üzerine araştırmaya sevk eden Ahmed Paşa Baban’ın “Kürd ulusal bilinci’nin olup olmadığını tartışmak saçmalıktır.

A.Chodzko’nun yazısında Molla Xizir ve Nali Efendi dediği meşhur Kürd şairi Nali Şarezoridir. Yazar onu beklemeden araştırmayi 1857 yılında yayınlıyor. Nali yazının yayınlanmasından 2 yıl önce 1855 yılında vefat ediyor.

A.Chodzko yazısının girişinde Ahmed Paşa Baban’dan aldığı bilgilere göre Nali “Arapça bir gramer kitabını Kürdçeye çevirmiş”. Bu bilgi benim için yenidir. Böyle bir kitap günümüze ulaşmış değildir. Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

11336 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:04:25:28
x